Kör savaşta kor ateş

A -
A +

Afganistan "kobay" gibi çağdaş silah teknolojisinin kullanılarak uygulandığı bir bölge bugün için. Saldırılarda askeri hedefler dışındaki sivil halka ne kadar yansıdı bilemiyoruz. Çünkü hem savaş hali var, hem de bu tür rejimlerde ülke dışına bilgi sızması çok zor. Ancak bilinen bir gerçek var ki "göç" sürüyor. İnsanlar aç biilaç yollarda. UNICEF bile kitle halinde çocuk ölümleri olabileceğini açıkladı. Dehşet bir şey. Amerika'daki korkunç terör eyleminde sivil insaların ölümüne ne kadar üzüldüm tepki gösterdiysem, Afganistan'daki masum sivillerin katledilmesine de aynı hiddet ve şiddetle karşıyım. Artık olan olmuştur. Dileğim az kan dökülerek acımasız Taliban Rejiminin yerini daha demokratik, daha ulusal, daha dengeli; insanına, kültür birikimini ve tarihini yansıtan, örtüştüren bir sistemin gelmesidir, terörün kontrol altına alınmasıdır. Asıl sorun da zaten burada: Taliban'dan sonra ne olacak? İç savaş daha da mı şiddetlenecek, yoksa yerini hoşgörülü, uzlaşmaya yakın bir birlikteliğe mi bırakacak? Ayrıca Taliban militanlarının bundan sonra ne yapacağını bilmek de sağduyu gerektiriyor? Filistin halkının güvenliği ABD'nin NATO'suz, ancak desteğini ve rızasını alarak gerçekleştirdiği Afganistan operasyonunda dikkatimi çeken hususlar fazla. Katar'da yayın yapan El Cezire Televizyonu bölgede en itibarlı bir kuruluş haline geldi. Daha önce verdiği haberlerde Arap ülkeleri arasında başta Cezayir olmak üzere tepki gören El Cezire, şimdi Taliban ve Üsame bin Ladin ile ilgili en son görüntülü haberleri yayınlamakla hedef olsa da dikkatleri topladı. CNN bile El Cezire'yle ortak yayına geçti. ABD, Afganistan halkına mini radyolar atmakla kalmadı, Amerika'nın Sesi Radyosu Farsça ve Arapça yayınını artırdı. Dünya panik yaşarken, bombardıman altındaki Kabil'de bu olmadı. Arap dünyası derin bir bekleyişe geçti. Bağdat konuştu ama, Kaddafi susmayı tercih etti! Aynı Suudi Arabistan gibi. Asıl tedirginlik Arap rejimlerinde. Çünkü Üsame bin Ladin bu rejimlere ince bir diplomatik dil kullanarak dişlerini gösteriyor, tehdit ediyor. Kolaycı ve rahat Arap yönetimleri hop oturup, hop kalkıyor. ABD'de gerçekleşen acımasız terör, onları daha fazla düşündürüyor. Ladin'in çıkışları bir terörist gibi değil, diplomasiyi bilen biri gibi. Nitekim "Filistin halkı güvenliğe kavuşmadıkça"nın üzerine basa basa canhıraş bağırıyor. Tehdidini de bunun arkasına sığınarak yapıyor. Washington'a ABD'nin bir başka açmazı da dünyadaki savaş karşıtı lobiler. İsrail'e operasyonu önce aktarmadığı için bir burukluk yaşanıyor. Ancak bu Arapları kazanmak için bir taktik de olabilir. Özbekistan da bir başka sıkıntılı ülke. ABD'ye hem uçuş koridoru, hem üs, hem asker verdi. Kuzey'deki gerilim Taşkent yönetiminin antidemokratik uygulamalarından. Yerini korumak isteyen İslam Kerimov böyle bir imkanı değerlendirmeye, ABD'yi arkasına almaya çalışıyor. Fakat bu konuda operasyonun ilk bilgisi verilen Putin kadar başarılı olması mümkün değil. ABD'ye destek vererek ülkesinin bağımsızlığı için mücadele eden Çeçen savaşçıları, Moskova'da toplanan 24. Avrupa Adalet Bakanları konferansında "terörist" olarak iddiasını kabul ettirdi. Kan dökülmeye devam edeceğe benziyor "terörizmle mücadele" adı altında. Devlet terörizmi mesafe alırsa dünya barışı daha bir tehlikeye girecek. Bu da Afganistan operasyonu'nun bir yansıması işte. Hiçbir yaptırımı kalmadığından sürekli irtifa kaybeden İslam Konferansı Örgütü nihayet sorumluluğunu hatırladı. Katar'da toplandı. Çin gibi "siviller operasyonda korunsun" biçiminde genel yaklaşımla iktifa etti! Pekin'in Uygur Türklerine uyguladığı devlet terörü, en acımasız örnek. Filistin yönetimi de insan haklarıyla değil de, devlet titizliğiyle "Arapların ortak bir görüşte olmasını istiyor" Halkı mutlu olmayan bir ülkenin diri ve heyecanlı olması mümkün mü? Çelik eriyorda... İngiltere Başbakanı ABD'den daha akıllı davranıyor. Çünkü ABD, ikiz kulelerde çeliklerin bile çarpmaya dayanamayarak çöktüğünü belirtirken, teröristlerin pasaportunun bu yangında nasıl tutuşmadığını, erimediğini açıklayamıyor. Tony Blair ise operasyonun İslamiyete karşı olmadığını, bu insanların terörist olarak adlandırılmasını yanlış bulduğunu, Müslümanlığın barış yanlısı ve hoşgörülü bir din olduğunu açıklıyor. Haçlı seferi falan demiyor. Gelişmenin vahametine bakın, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, kendi ülkesinden Cumhurbaşkanı Sezer'e, Yunan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'ya bilgi verirken bile yerini saklıyor, gizliyor. Peki halk ne yapsın bir tehlike söz konusu ise? Olur mu öyle şey? BM İnsan Hakları Komitesi Yüksek Komiseri Marry Robinson, Dubrovnik'te kesin bilgiler gelmemesine rağmen, Afgan halkının can güvenliğiyle ilgili ciddi endişeleri olduğunu belirtiyor. Eski Kral Zakir Şah ise Roma'da üzüldüğünü açıkladı. Ve bam teli... Kuveyt radyosu Newsweek'in bir araştırmasını duyurdu. Buna göre Amerikan halkının %58'i ülkelerinde gerçekleşen terör eyleminin, İsrail ile sıkı ilişkilerden doğrudan etkili olduğu kanaatinde. ABD Ortadoğu'da fakir ve Müslüman ülkelere yanlış politika uyguluyor. Yeniden düşünmeye değmez mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.