Memleketin ahvâli

A -
A +

Her ev, her kurum mini bir "Türkiye." Burada ne sorun var, ne kadar refah yaşanıyor büyütüver, gerçek Türkiye karşımıza çıksın. "Cep delik, cepken delik"i ne güzel ifade etmiş ata dedelerimiz. Herkes pantalon veya ceketinin cebinde kaç para var, ailesinde kaç kişi işsiz, alacaklarını neden tahsil edemedi, komşusu dükkanına kilit vururken acaba sıra kendisine gelecek mi biliyor? Telefon, borcu ödenmediği için kesik. İki milyon abone artık konuşamıyor. Rakamlarla canınızı sıkmayalım. Mutfaktaki yangın da yaşama şevkimizi kırmasın. Ancak gerçekler de bizi ürkütüp, vurdum duymaz hale getirmesin. Bu daha da felaket habercidir. TBMM'de DSP'lilerle konuştum. Hepsini kabulleniyorlar. Kendi görüşlerini aktarmak yerine genelleyerek aktarıyorlar. - Başbakan Ecevit'in siyasetten hiçbir beklentisi yok. Birikimi ve tecrübesini yansıtmaya çalışıyor. Ülkeyi yıllarca idare edip sorun devredenler utansın. Bülent Bey popülizm yapmıyor. İhtiyacı da yok. Bir sonraki nesil aynı problemi yaşamasın diye acı ancak uygulanması zorunlu politikalar sergiliyor. İlerde daha sancılı günler olmasın diye böyle. Sabredince ak günler bizi bekliyor. Bu temenniye amin elbette diyeceğiz. Fakat beceri ayrı bir özellik! ANAP yetkilileriyle sohbet ettik; medeni kanun değişikliği tasarısından şikayetçiler. DSP'ye ağır eleştiriler yöneltiliyor. Ekonomiyi ise hükümette tek bilen taraf olduklarını artık yüksek sesle dillendirmekten de geri kalmıyorlar. Söylediklerinin özeti şu: - Ekonomi düzelmez değil, düzelir. Çok başlı olması bir dezavantaj. Ekonomi politikaları Anavatan'a bırakılmalı koalisyonun başarılı olması için. Gidiş hiç de iyi değil. Sorunlar katlanıyor. Altta kalanın da canı çıkıyor. MHP'ye gelince, sessizliklerini sürdürüyorlar. Bıçak kemiğe dayandıktan sonra Yarın Kızılcahamam'da Genel İdare Kurulu toplantısı yapacaklar. Medya aracılığıyla kesinlikle konuşulmayacak. Bir önemli gelişme Dr. Devlet Bahçeli, yakınlarının anekdotlarını ve fıkralarını tavır belli etmeden artık dinleyebiliyor. Bunlardan biri de "Ecevit Hoca Hikayesi." Taşradan gelip de kurtların ağzını bağlayan Ecevit Hoca'yı bulmaya çalışan vatandaşın hikayesi. Batalya'daki toplantıdan sonra belki ciddi birkaç husus sızabilir. MHP de artık mevcut rahatsızlıktan, rahatsız. Sorunu ise koalisyon içinde değil de DSP içinde görüyorlar. Dolayısıyla içişlerine karışmak gibi yakışıksız bir tasarrufta da bulunmak istemiyorlar. DYP, Kuloğlu Sokak temaslarından sonra daha bir yüreklendi. İlgi ve alâka gruba ve parti genel merkezine gelenlerden kendini hemen ele veriyor. En çok mutlu olan da Prof. Çiller. Atak üstüne atak yeniliyor. Uzmanlarına görev üstüne görev veriyor. Dün AK Parti'nin genel merkez binası törenle açıldı. Balgat'taki bina batılı bir dizayn içinde sergileniyor. Sergi salonları bile var. Hem halka, hem aydına muhatap biçimlendirmeleri dikat çekiyor. Afganistan'a asker gönderilmesi konusunda, Saadet'ten değişik bir görüş sergiliyor ve kamuoyu oluşturuyorlar. Şimdilik isminin verilmesini istemeyen bir AKP yetkilisi özetle şunları söyledi: Barış uygulama gücü - Türkiye'ye Afganistan sorununda yeni roller verilebilecek. Müslüman ülkelerden barışgücü askerleri seçilmesi tercihe şayan bir şey. Çünkü Afganlılar İslama güçlü bağlarla bağlı. Böyle bir görev için hem Müslüman, hem laik, hem de NATO üyesi Türkiye'nin ilk akla gelen olması, hatta liderlik rolünün yakıştırılması doğal. - Neden peki? - Türkiye için "barış uygulama gücü" düşünülüyor sanıyorum. Buraya asker tahsis edilecek. Bu Birleşmiş Milletler terminolojisinde "barışı koruma gücünden farklıdır. Asıl görev burada gözlemciliktir. Kıbrıs'taki Finlandiya ve Kanadalı askerler bu kategoride. Silahlı çatışmaya girme yetkileri yoktur. Barış uygulama gücü ise Bosna ve Kosova'daki NATO askerleri gibi bir nevi polis gücüdür. Silah kullanabilir. Fakat muharip bir askeri güçle de karıştırılmamalıdır. Gayri muharip güçtür. Bu konuda son kararı BM Güvenlik Konseyi verecektir. Kosova'daki gibi bir ihtimal yüksek görünüyor Afganistan için. - AK Parti ne düşünüyor? - Hükümet yetki aldı. Konu tekrar TBMM'ye gelmez. Barış uygulama gücüne karşı çıkmayız. Taliban sonrası rejimin şekillenmesi, dünyadaki güç dengeleri karşısında böyle bir fırsatı Ankara iyi değerlendirmeli. Çok sayıda yabancı bu işe hevesli. Türkiye buna ilgi göstermezse, doğacak boşluğu biri mutlaka doldurur. Kaldı ki Türkiye, Afganistan konusunda gizli gündemi olmayan nadir ülkelerdendir. Afganlı politikacılar Türkiye'nin sorumluluk almasından yana. Burhaneddin Rabbani de, Zahir Şah da öyle. - Kamuoyunda Afganistan'a asker gönderme isteksizliği görünüyor. - Doğru. Onları da dışlayamazsınız. Çünkü kendi iç kamuoyunuz. Hükümet biz karşı çıksak dahi, Afganistan'a asker göndermekten vazgeçecek değil. Bugün için AK Parti, muharip sınıf asker gönderilmesine karşı. Barış uygulama gücü şart. Ayrıntıya girmek doğru değil. Biz iktidara en yakın aday partiyiz. Geleceğimizi ipotek edecek açıklamalar yapmamalıyız. Ankara'nın bugün için ihtiyacı liyakat, denetim ve şeffaflık.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.