Panorama ve sivil otorite

A -
A +

Aktaracağım Gaziantep'teki fukaralara "bulgur dağıtımı" değil. Bitişik komşu il Kilis'teki "bulgur dağıtımı" DSP'den ayrılan Belediye Başkanı Ekrem Çetin (bir dönem CHP'den milletvekili) fakirler için 3 bin adet yardım paketi hazırlatıyor. Daha duyulur duyulmaz açlık sınırına yaklaşan, sefaleti yanı başında hisseden insanlar canları pahasına yardımın yapılacağı yeri çepeçevre kuşatıyor. Sonrasında kapış kapış paketler alanlar da oluyor, yaralananlar da, avuçlarını yalayanlar da. Alan ise savaştan çıkmış gibi. Allahtan batılı kameramanlar ve medya mensupları yok da ekranlara yansımıyor. Hatırlarsanız Diyarbakır'aki benzer bir olayda çamurdan ekmeği bile alıp torbasına koyanların görüntüleri, dünya televizyonlarında gösterildiğinde ne üzülmüştük. Örnek iki... Daha birkaç gün önce, İstanbul Göztepe'de Bedra Hanım'ın evine bir kibar delikanlı geliyor! "Efendim" diyor "Ben Kadıköy Vergi Dairesi'nden geliyorum. 500 milyon borcunuz var. Faize girmesin diye geldim. Yaşlı olduğunuzdan sizi daireye kadar götürüp, geri evinize getireceğim. Artık hizmet anlayışımız değişti" deyiveriyor. Bedra Hanım 80 yaşında, emekli. Yalnız yaşıyor. Ne vergi borcu olabilir ki? Acaba merhum kocasından kalan bir borç mu, yoksa vefat eden biricik oğlundan geri kalan mı? Birden panik oluyor, ailesi adına. Adam bir taksi çağırıyor. Birlikte biniyorlar. Doğru Kadıköy'e. Bedra Hanım "Çocuğum o kadar param yok. Olanı bankamatik'ten çekeyim" diyor. Paranın tümü ise 340 milyon. "O kadar param çıkmadı evladım" dese de delikanlı, geri kalanının daha sonra yatırılabileceğini kibar kibar anlatıyor! Vergi dairesinde Bedra Hanım oturtuluyor. "Sen yorulma, ben hemen yatırayım, sana makbuzunu getireyim" diyerek Bedra Hanım'dan parayı alıyor. Vezne'ye doğru gidiyor. Gidiş o gidiş. Bedra Hanım da makbuzunu ve ne borcu olduğunu beklemeyi sürdürüyor. Bedra Hanım'ın tek oğlu merhum Müfit eski bir istihbaratçı. Bedra Hanım'ın yakınları Müfit'in arkadaşlarına olayı anlatıyorlar. Dolandırıcı yakalanıyor. Bu bilmem kaçıncı vak'asıymış. Ayrıca bölgede yalnız yaşayan yaşlı insanlarımızın da isim ve adresleri çıkmış cebinde. Cezası ise sinek vızıltısı gibi bir şey. Caydırıcılığı yok. Uzatmayayım son örnek de bizim meslekten. Balat'taki bir denizcilik şirketine gazeteci olduklarını belirten iki kişi geliyor. Ellerinde de dergileri. Birinci sınıf baskı. Etkileyici. Genel müdür ile röportaj yapılıyor sektöre ilişkin. Hep resmi bilgiler veriliyor. İki taraf da teybe kaydediyor. Bir müddet sonra gazeteciler yayınlayacakları yazı metnini şirkete fakslıyorlar! Yönetim Kurulu Başkanı'nın gözleri faltaşı gibi açılmıştır. Hiç konuşmadıkları hususlar, kendi ağzından veriliyor! İlgili bakana, odaya, bazı kuruluşlara açık hakaret var. Bittabi tepki gösteriyor. Gazeteciler tehdide başlıyorlar. "Böyle dediniz" diyerek. Uzlaşmak için 15 bin dolarlık ilan istiyorlar. Yoksa yayınlayacakları tehdidinde bulunuyorlar. Şirket kendinden emin savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Denizcilik Odası'na bilgi veriyor. Dergide "editör" diye ismi geçen Basın Konseyi üyelerini arayarak bilgilendiriyor. Bu iki gazeteci şimdi pırrr! Adresleri de yok. Piyasada dergileri de. Bunları niçin aktardım. BM 173 ülkeyi kapsayan yıllık raporunu hafta içinde yayınlayınca dehşete düştüm. İnsani kalkınmada 85. sıradayız. Maldiv Adaları, Kıbrıs Rumları, Bulgaristan ve Ermenistan bizim önümüzde. Kadınların siyasi karar verme sürecindeki yerimiz ise 66 ülke içinde 63. 1930'lu yıllarda daha öndeyiz oysa; %4.2 Türkiye'de aktif sivil toplum sayısı 1420, sendika üyeliği ise %22. Gelişmiş su kaynaklarına yeterli ulaşımı henüz sağlayamamışız. Her türlü ırk ayırımcılığının kaldırılmasına ilişkin uluslararası sözleşme ve siyasi, sosyal, ekonomik, ve kültürel haklar anlaşmasını ise henüz imzalamamışız. Bugün parlamento olağanüstü toplanıyor. Vekillerin hiç biri bu fotoğraflara yabancı değil. Kimse de "bu resimde benim pozum yok" diyemez. Türkiye panoraması böyle olmamalı. Bunu hak etmiyoruz. Derinleşen kriz "sivil otorite"yi yıpratmamalı. Yoksa gitti mi gider, kararsızlar artar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.