Şeffaflık ihtiyacı

A -
A +

Önce MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır aradı Devlet Bahçeli'yi "Zirvedeki Kavga"yla ilgili bilgilendirdi. Ardından Başbakan ile konuştu. Dikkat ederseniz Devlet Bey'in yüzüne Aşgabat'ta tebessüm geldi. O çatık kaşlı, sert mizaçlı Devlet Bey gitti, yerini tam tersi gülebilen ve şakalaşan MHP liderine bıraktı. Türkmenbaşı'nın esprileri de heyeti kahkahalara boğdu. Ekran'dan izlemişsinizdir Abdülhalûk Çay bile liderinin yanında neşelendi. İşte böyle bir ortamda ulaştı Ankara'nın telefonları, Devlet Bey'e Devlet'ten. Karar hemencecik telefonda verildi, Devlet Bey bugün dönecek. Acaba Devlet Bahçeli MGK Toplantısı'nda olsaydı, yine böyle bir tatsızlık, tuzsuzluk yaşanır mıydı? Bana göre değişen bir şey olmazdı. Çünkü hükümet üyeleri ortak hareket edebiliyor. Anlaşmaları sağlam. Ancak öyle bir gelişme yaşanıyor ki, tartışmalardan da öte ilk defa MGK Toplantısındaki "mahremiyet" bozuluyor, deşifre ediliyor. Oysa ilgili 10. Madde "açıklanamaz" hükmünü taşıyor. Sadece ve sadece MGK Sekreteryası'nda "gizli" olarak bulunur. Fakat 2 metre fırlatılan Anayasa'ya kadar kamuoyuna aktarıldı, gizlilik bozuldu. Genel Sekreterlik de Köşk'ün ve Konut'un açıklamasına herhangi bir şey eklemedi ve çıkarmadı. Mutad olduğu üzere böyle bir açıklama her toplantı sonunda yapılırdı. Hukukçular tartışıyor kriz, kişiden mi, kurumdan mı, kural veya uygulamadan mı doğuyor? Resmi bir açıklama olsa MGK'dan; kamuoyu yorumlayabilecek. Bu haliyle insanlar tuttuğu tarafa göre tavır geliştirecek. Orgeneral Cumhur Asparuk Paşa THK yönetiminde iken, yolsuzlukları ortaya çıkarmıştı. MGK Toplantısı'nın ardından hemen Başbakan Ecevit ile görüşmek için gitmesi de bir ipucu veriyor. Daha da inandırıcı geliyor. Sorun Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun devrede olması. Hükümete göre, denetim kurumlarının bile denetlendiği bir kurumda bürokrasi iş yapamaz, sıkıntı doğar. Çankaya ise şeffaflıktan yana. Suçlu varsa ortaya çıksın, öteki ayaklar da isimlendirilsin: Bürokrat ve politikacı. Böyle bir tarz da ülke yönetiminde ikilem çıkartıyor. Memleket çok büyük bir fatura ödüyor. Öyle ki birikerek gelen 28 Kasım Krizini aşıyor 19 Şubat krizi'nde bir günde 5 milyar doların çıkmasına neden oluyor. Hükümet MGK Toplantısı'nı terkettiğine göre, Anayasa'nın 118. Maddesi'ndeki haliyle uygulanma zor. Çünkü sorumluluğunda. Bu sorumluluğu bırakıp gitmiştir. "Alternatifsizim" psikolojisi de bunda hakimdir. Oysa günler değil, saatler bile hassas artık. Kamuoyu da duyarlı. Herşey bir anda tepetaklak olabiliyor. Oysa kurumlar arasında ahenk şart. Uyum zorunlu. Denetimciler Derneği Başkanı Atalay Ergüven diyor ki, "Fon'a devredilen üç bankaya devletin desteği 20 milyar dolar, oysa IMF'den 10 milyar dolar alınacak. O da bölünerek. TCK 235. maddeye göre suçu bilenler ihbar ile mükellef. Oysa devlet memuru ise bildiğini açıklamamakla mükellef!" Çelişki de burda. Soruşturma ve denetim de birbirine karışıyor. Kriz'in asıl nedeni de bu. İyi ki zirvede olmuş. Önemine binaen tedbir alınır belki. Yasalar değişmeli uygulamalar şeffaflaşmalı. Krize neden olan zabıtlar "kamuoyu doğru bilgilensin" diye açıklanmalı. Bazılarının başarısızlığına bahane için fırsat verilmemeli. Gerilimin uzamasından fayda umanlar yanıltılmalı. Kötü yönetimler belli olmalı. Ecevit duyarlı ve kibar, Sezer ise mütevazı ve nazik biri. İşler bu noktaya vardığına göre, tabanda ve tavanda el sıkışmanın vaktidir. 23 Şubat bahanesiyle infaz Rusya'nın nüfusu 160 milyon. Çeçenistan'ınki ise 800 bin. Ruslar, Çeçenleri yeryüzünden silmek istiyor. 23 Şubat 1944 Çeçenlerin kan emeci diktatör Stalin tarafından vatanlarından sürüldüğü gün. Binlercesi öldürüldü, bir o kadarı yollarda kırıldı; hastalıktan, yaşlılıktan ölenler oldu, kalanları sersefil. Kırım gibi yeni yeni kendilerine geliyorlardı ki, Rus işgaline uğradılar yeniden. Adeta bir soykırım yaşıyorlar; birkaç seneden beri. Moskova Yönetimi, kukla müftü Ahmet Şamain'in ihbarını bahane ederek 23 Şubat'ta Çeçenlerin eylemde bulunacağı iddiasıyla, ülkede sadece tutuklama yapmıyor, infazlar gerçekleştiriyor sorgusuz, sualsiz esir Çeçen Komutan Ali Şabazov ve 11 Çeçen savaşçı hâlâ işkence altında. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, AGİT ve öteki uluslararası kuruluşlar lütfen gözlerini biraz da Kafkasya'ya çevirsin. Orada da petrol var. Lütfen.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.