Türk dünyası günleri

A -
A +

Afganistan'da sivil halka sıkılan her kurşunu yüreğimde hissediyorum. Vurulanlar biz, siz ve onlar; yani hepimiz, bütün insanlık, ma'şerî vicdan. Bugün de gün ışığıyla birlikte füze yağmuru yeniden başlayacak. Ancak hayat durmayacak, devam edecek. Başkent hafta sonunda Türk dünyasını konuk etti, onları konuştu, dertleşti dertlendi. Birlikteliğini, dayanışmasını gösterdi. Türkocağı dertlerin atababası, çözüm yeri. Başkan Nuri Gürgür kendini bu dertlere adamış bir aydın. Türk Ocakları Hanımlar İcra Heyeti Başkanı Yrd. Doçent. Dr. Şenol Bal da arkadaşlarıyla bir yeniliğe ve başarıya imza attı. Hanımlar "1. Türk Dünyası Kadınları Dostluk ve Dayanışma Kurultayı"yla bir araya geldi, bilimsel bir programı hayata geçirdi. Şöyle bir gerçek ortaya çıktı Türk dünyasında hanımlar hayatın sorumluluğunu daha fazla sırtlamışlar. Daha fazla üretkenler. Politikaya da yatkınlar. Terörizme ve savaşa hayır'ı müşterek deklarasyonda vurgulamaları önemli bir tespit. Alamra, Ramil ve Gülnara Ankara'da okuyan üç Tataristanlı kardeş. İkisi master arefesinde. Ankara-Kazan dostluğunu her fırsatta pekiştiriyor, artırıyor, bilgilendiriyor bu genç dostlarım. "1552 Kazan Şehitlerini Anma Programı"na çağırdılar. Türkiye'de az bilinen bir tarihi gelişme ve katliam. Ahmet İhsan Kırımlı ağabeyin dediği gibi sacede zaferler değil, neticesi mağlubiyet de olsa şehitlerimiz de hatırlanmalı. İşte Kazan Şehitleri. 150 bin kişilik Rus orduları 2 Ekim 1552'de Kazan'ı kuşatıyor. Bölgeden esir ettikleri Kazan Türklerini çırılçıplak soyarak Kale'den atılan oklara, dökülen kaynar sulara hedef tahtası yapıyorlar. Böylesine vahşi görüntülerle Kazan Kalesi'ne giriliyor. Doçent. Dr. Hakan Kırımlı'ya ne kadar teşekkür etsem az. Çok yeni bilgi aktardı. Yadigar Han esir edildi. Üç bin Türk ise şehit. Kente girer girmez Ruslar, 40 bin sivili de kılıçtan geçirdi. En büyük direniş Kul Şerif Külliyesi'nde oldu. Bugünkü karşılığıyla üniversite hocaları ve öğrencileri acımasızca katledildi. Şimdi bunun hatırasına yaptırılan Kul Şerif Camii hizmete girdi. O gün yıkılan Kul Şerif Camii'nin taşları bugün hâlâ Moskova'da Kremlin'deki soğan kubbeleri süslüyor. Ruslar sadece taşları değil, soykırımdan geri kalan kadın ve çocukları da Moskova'ya götürdüler. Kazan dümdüz oldu. Yıkılmayan tek kule veya minare ise bugün de Tataristan'ın simgesidir. Ruslar 256 yıl Tatar Türklerinin hakimiyetinde yaşadı. Kiliseleri hâlâ ayakta. Hiç biri yıktırılmadı. Tam tersine propaganlarına bile izin verdi Türkler. Zaten Kremlin de Tatarca'dan geliyor. Hisar, sarayı kuşatan duvar anlamında. Kazan o yıllarda, iktisadi ferah kentiydi. Altınordu Devleti askerlerinin yemekleri dev kazanlarla burada pişerdi. Kazan ismi de ondan mülhem. Ankara Kazan gibi. Aynı espri. Kırım ve Kazan Tatarları siyasal çizgide buluştular ama, birleşmedi ayrı düştüler. Nedenleri fazla: Rus mezalimi. SSCB politikaları. Kazan 250 yıl Ruslarca yok edilmeye, tarihten silinmeye çalışıldı. Bugünkü vahşetleri hatırlarsanız, daha ilkelini düşünerek zulmün büyüğünü tasavvur edebilirsiniz. Fakat artık Kazan'ın silueti değişiyor ve bir Türk kenti bir Müslüman şehir olarak ziyaretçilerini etkiliyor. "100 bin şehit verdik ama..." Aziz dostum, İttifak Milli Bağımsızlık Tatar Partisi Başkanı Fevziye Bayramova da "aziz milletlerim, kadirli soydaşlarım, toğanlarım 100 bin şehit verdik, milletimiz bitmedi. Süğüm Bike okulları açtık" derken duygulanmamak hiç mümkün mü? Gölzade Safiullina Hanım da devlet sanatçısı olarak Tatar Halk Münacatları okudu. İstiklâl Marşı'nı dinletti hep birlikte söyledik. Sonra bir yaşmak dolaştı sıralarda, bütün dinleyiciler imza attı saflık, barış ve temizlik sembolü olarak adlandırılan oyalı, ak tülbende, duvağa. Fevziye Hanım'a sordum. Doğruladı, üzüntülerini bildirdi. Değerli yazar dostum, Türk dünyasının sorunlarına hayatını adamış edip, Türkiye'deki eserleri Tatarcaya çeviren Tevfik Eydi Ramazanoğlu vefat etmiş. Mekânı cennet olsun. Kazan'da misafiri olmuştum. Arayı açmamalı, soğutmamalı Toplantıda Dünya Tatarlar Birliği Fahri Başkanı Ali Akış da vardı. Çarlık Rusyası; Kazan'ı işgalinden sonra 333 yıl Türk illerine yayıldı. Allah böyle acılar göstermesin artık. Basiretli, sağduyulu, ufku açık yöneticiler nasip etsin. Ülkelerimiz ve insanımız güçlensin. Türk Dünyası Kültür Merkezi'nde de Prof. İsa Özkan konuştu. Türk kültürü ve topluluklarını anlattı. Bu etkinlikler artmalı. Çünkü bu dönem Türk dünyasıyla en zayıf ilişkilerimizin olduğu günler. Hiç olmazsa sivil toplum kuruluşları devrede olsun. Dayanışma soğumasın. Tatar gençler her iki toplantıda da iki Türk büyüğü, lideri rahmetli Yusuf Akçura ve İsa Yusuf Alptekin'in isminin Ankara'da bir bölgeye verilmesi için imza topladı. Sağolsunlar. Abdullah Tukay'ı gerçekleştirmişlerdi. Kazakistan Astana Günleri de muhteşemdi. Ankara, Kazak kültürünü daha yakından tanımakla kalmadı, yaşadı. Astana Valisi Adilbek Djaksibekov 160 kişiyle Melih Gökçek'in konuğu oldu. Veda gösterisi ve yemeği de Altınpark't#ddı. Astana, Farsça Asitan'dan geliyor. Güzel şehir anlamında, yeni başkent. Sanat ve kültür dayanışmamız olmazsa, Türk dünyasının içine Meksika da girebilir, Rusya da. Bunun örneğini o akşam gördük, dostlarla üzüldük. Gönül ister ki bu tür etkinlikler soğumadan yenisinin ucu görünsün.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.