Her sabah kalktığımdaki ilk işim perdeyi aralayıp denizin rengine ve havanın durumuna bakmaktır. Bunu, deniz gören evde oturmaya başladığım son on iki sene boyunca düzenli yaptım. Denizin ve havanın rengine bakarken evin yanından geçen yolun ıslak olup olmadığını da kontrol ederim. Son iki senede gördüğüm kadar kurşuni deniz ve hava ile ıslak asfaltı hayatımda görmedim diyebilirim. Bisikletten uzun zamandır ayrı düştük. Yok, deponun kapısını açıp elimi dokunduruyorum zaman zaman, lastiklerini elimle yoklayıp inip inmediğine bakıyorum. Ama binmek ne mümkün! Bisiklete binilemeyen süre uzadıkça tur planları da büyüyor. Bir Bakırköy yapsak da ferahlasak derken şimdilerde Kaz Dağları planları, hatta utanmadan Van Gölü çevresini dolaşmak, hatta daha da ileri gidip Midilli Adası turu yapmak gibi düşüncelerimiz var. Hangisini yaparsak anlatacağım. Tabii seri yazı şeklinde. Uzun zamandır gelip gidişleriyle hasta-doktor ilişkisinden çok dost olduğumuz Şeref Savran rutin kontrolleri için yine hastanedeydi. Kaz Dağlarını aşarak Edremit'e inme planlarımı söyledim. O bölgenin uzmanı olduğu aklımdan çıkmış. Tahlilleri için kan verdikten sonra sonuçları beklerken kafeteryada oturup bana yol güzergâhlarını, kalınabilecek yerleri, milli parkta dikkat edeceğimiz hususları minik notlar halinde çıkarmış. Testlerini gösterirken hem notları verdi hem de sözlü olarak bölgeyi anlattı. Buradan kendisine teşekkür ediyorum. Sigarayı bırakan ya da diyete başlayanlara şu tavsiyede bulunulur: "Mutlaka ilan edin!" Ben de önümüzdeki ayların büyük turu olarak Bandırma'dan başlayıp, Kaz Dağları'nı aşarak Edremit'e inmek şeklindeki muhayyel gezimizi ilan ediyorum. Yazılarımı pazar akşamları yazdığım için yoldan da bir yazı yazmam gerekecek. Heyecanla bekliyorum.