Bisiklet turlarının en güzel yanlarından birisi de hayatınızda ikinci kez karşılaşmanız çok zor olan kişilerle kurduğunuz dostluklardır. Şimdilerde insanlarımızın gözü bisikletliye biraz daha alışkın. Yakın zamana kadar bisikletli denen yaratık "Helloo, havar yu" denilen sonra da "Anam Türkmüş lan!" diyerek uzaklaşılan bir şeydi. Şimdilerde kaskı çıkarmadan kıyafetinize ve bisikletin yüklü olup olmamasına bakarak yerli-yabancı tahmini yapıyor halkım. Özellikle uzun turlarda bakkal ve kahveler en güzel durak yerleri. Dört kişilik ekiple bir kasaba ya da köyün kahvesinin önüne geldiğinizde elli bir oynayanlar dahil insanların bütün dikkati üzerinizde oluyor. Kaskları çıkarıp gidona asmak, eldivenleri de kaskın içine atmak ilk yaptığımız şey. En fazla terleyen ve kimsenin koklamak için fazla istek duymayacağı parçalarımız bunlar. Hele yıkanmadan uzun süre eldiven giyerseniz aman aman. Kırsalda kahvelerin önünde ya da bahçeli kısmında mutlaka bir eski tip musluk oluyor. Bunu bulan diğerlerine haber veriyor ve hemen el yüz yıkama işini yapıyoruz. Bulamazsak tabii ki doğru caminin şadırvanına... Kahveye girdiğinizde yine bakışlar üzerinizde. Alışkın bir tavırla "Selamun aleyküm" dediğinizde bulunduğunuz coğrafya ile uyumlu insanlar olduğunuz anlaşılıyor. Kahveci yanınıza seğirtiyor. Ben her zamanki gibi sade gazoz ve çay söylüyorum. Bu sırada oyun masalarından birine yancı yazılmış abilerden birisi yaklaşıp muhabbete başlıyor. Oradaki yarım saatimiz keyifli geçiyor. İçeceklerimizi ısmarlamada inat etseler de kendimiz ödüyoruz. Arkamızdan dualar ile uğurluyorlar. Lokantalarda, bakkallarda, cami önlerinde, çarşı içlerinde hatta yolda bir dolu dostumuz oldu. Hiç birini ikinci defa görmedik ama gıyaplarında sevdik ve zaman zaman andık. Birkaçını paylaşalım: Erdek-Ocaklar arasında arabasıyla bizi durdurup kask ve eldiven kullandığımız için teşekkür eden bisikletçi arkadaş Mert. Kapıdağı-İlhanlı köyünde kahvedeki Almancı amca. Eceabat'ta nefis kahvaltıyı üç kuruşa yaptıran abi. Şile girişinde bize hem stand-up hem de servis yapan Reşat. Marmara adası Asmalı köyündeki üç kişilik neşeli yetmişlik amca grubu. Çeşme-Çiftlikköyde bisikletimin vites sayısını sorduktan sonra aniden samimi olup peşimden ayrılmayan, ancak annesi gelince kurtulabildiğim on iki yaşındaki Akın. Tabii bir de olanca güler yüze ve ince davranışa karşı yüzümüze bakmayanlar var ki onlar da kendileri bilir. Bu pazar Belgrat Ormanında Atatürkü Anma Koşusu var. www.istanbulmasterleri.org adresinden kayıt olun, birlikte koşalım.