Geçtiğimiz pazar sabahı (3 Ekim) geleneksel Gazi Koşusu'na katıldım. Şimdilik mail listesinde üye olduğum fakat kalben beraber olduğumuz İstanbul Masterleri Atletizm Kulübü ilgilileri tarafından düzenlenen yarışın bu yıl 9'su koşuldu. Katılım güzel havanın da etkisi ile üst düzeydeydi. Rüzgârın hiç sıkıntı vermediği yarışta kilometreler su gibi aktı. Öyle ki, kilometresini 8 dakikada koşsam olur dediğim yarışı 6 dakika 30 saniye ortalama ile bitirdim. En iyi 10 kilometrem olarak da bir kenara yazdım. Buna sporcular 'personal best' yani 'şahsi en iyi' diyorlar. Bu koşuda arkadaşlarımın çoğu kendi en iyilerini yapmışlar. Birbirimizi kutlaya kutlaya bir hal olduk. Son iki hafta bizim ekip için bisikletsiz geçti. Daha doğrusu iki hafta önce ben Riva Yarı Maratonu'nda fotoğrafçılık yaparken Şükrü ve Hakan Yakuplu-Selimpaşa gibi zor bir parkuru yapmışlar. Selimpaşa'da Adem Erdoğan tarafından kahvaltı sofrasına buyur edilmişler. İçten içe bunu da kıskandım ama belli etmedim. Mevsimler biraz değişti daha aralık ayına kadar zamanımız var. Bir tur daha yaparız. Bilmem becerebilir miyiz ama niyetimiz bir gece kalmalı tur yapıp geceyi Yalıköy'de geçirmek. Yazarken bile heyecan duyuyorum. Karadeniz'e en güzel kavuşma noktalarından birisi bu güzel yerleşim yeri. Önümüzdeki cumartesi farklı bir coğrafyada koşmaya niyetim var. Becerebilirsem yine bu sütunlarda anlatırım. Ondan sonraki pazar günü Avrasya Maratonu var. Maraton ve 15 km kayıtları bitti, ancak halk koşusuna katılabilirsiniz. Boğaz Köprüsünden bir sabah koşarak ya da yürüyerek geçmenin keyfini tatmış olursunuz. Yok bunu yapamam diyorsanız, yolun kenarına dizilip koşanları alkışlamayı deneyebilirsiniz. İki kere 15 km koştuğum bu organizasyon dünya çapında bir hadise ve güzel ülkemizin ve eşsiz şehrimizin tanıtımında çok önemli. Kilo verdikten sonraki dönemde bisiklette ortalama süratim 20 km üzerine çıkarken koşularda da dizlerim ağrımadan ferah ferah koşmaya başladım. Her kilometrede bir dakikadan fazla daha iyi koşuyorum. Cümle tombula da buradan bildiririm.