Aslında bunu spora meyilli her insan evladı için söylemek mümkün. Kış ayları suratların asıldığı aylardır. Her sabah evden çıkarken, "Akşama kısa da olsa bir tur atayım" diyerek çıkarsınız. İkindiüzeri hava karardıkça isteğiniz azalır. Dönüş yolunda gece spor yapacağınızı düşünerek gelirken, arabanın ön camına bir kaç damla yağmur düşmesi ile içiniz sevinçle dolar. Bunu kendinize de çaktırmazınız ama karlı günde ayağını sürüyerek okula giden çocuğun tatil olduğunu öğrendiğinde hissettiğine benzer bir mutluluk duyarsınız. Vicdanınıza karşı bir kez daha feraha bağlarsınız. "Ortam vardı da binmedik mi" diyerek evin kapısından girersiniz. Geç vakitte içinizden geçen düşünceler size hiç olmazsa dört kilometre koşmanızı söyler. Kafanızdan planlamaya başlarsınız. An itibarıyla oturduğunuz koltuk salondadır. Yatak odasına gidilecek, eşofman, kışlık uzun konçlu çorap ve kapuşonlu üst ayarlanacak. Ayakkabıların en koruyucu olanı seçilecek. İçe fazla kalın bir şey giyilmeyecek ki terlediğinizde sıkılmayasınız. Bir yandan da camdan dışarı bakarsınız. Hızlı bir rüzgâr, şiddetli bir yağmur, uzaklardan çakan bir şimşek benzer "kar tatili" duygularınızı uyandıracak ve o gece de kendinizi kandırarak spordan yakayı kurtaracaksınız. Bu arada tam hazırlık yapıp çıkmak için istim üzeri hale gelmişsiniz, evdekilerden birinin, "Ya bu soğukta çıkılır mı?" demesi de çok etkili bir kaytarma sebebidir. Yoldan çıkmaya gönüllü olanın etkilenmesi pek kolay olur. Bütün nefsani ve de tembelliğe iten engeller aşılıp da kapıya çıktınız ise işin yarısını tamamlamışsınız demektir. Apartman girişinde "Hoca dikkat et hava çok soğuk" diyen bir komşuyu, "Gel çay iç" diyen semt bakkalını ve yakındaki kafede oturmayı teklif eden bir arkadaşı kahramanca savuşturduktan sonra yola koyulursunuz. İlk adımlar çok zordur. Bisiklette iseniz ilk pedallamalar adamın baldırlarını deli gibi ağrıtır. İlk 15 dakika sonrasında vücut ısınmaya, gözleriniz ışıldamaya başlar. Ağrılar geçer, nefesinizi dinlemeye ve giderek artan kalp atışlarınızı hissetmeye doyamazsınız. Sonra terleme başlar. Bu sırada adımlarınızı ya da pedallarınızı tempolu basmaya çalışırsınız. Ben genellikle "Ay akşamdan ışıktır, hoh hoh hoh, yüküm çok bulaşıktır, hoh hoh hoh, havuz başında turna, hoh hoh hoh, çekil karşımda durma! Hoh hoh hoh" diyerek hibrid bir şarkı ile tempo tutarım. Bu şarkı koşarken bir, bisikletle de beş kilometre götürür. Sonraki kilometreler sizin şarkı uydurma yeteneğinize kalmış. Bir de bisiklet turunun son metrelerindeki yokuşta "Yılmaz bisikletçiyim / Sırtımdan akar terim" şeklindeki palavra marşları söyleyerek kendimi gaza getiriyorum. Ne de olsa Türklük var serde ve marş olunca çok pis gaza geliriz. Şaka bir yana kış gecelerinde evde çay ve eşlikçisi kalorili şeylere takılmaktansa bünyeyi yerinden kaldırıp kısa da olsa hızlı yürüyüş ile kan deveranına faydalı bir iş yapmalı. Mutlaka.