Yok dondurulmuş gıda reklamı değil. Hayatımda ilk İglo'yu 1982 senesinde Erzurum'daki kış tatbikatında görmüştüm. Asker babanın evladı olarak Laleli Tabya'sında askerler tarafından yapılmış İgloları gezerken keyif almıştım. Evet, duvarları sıkıştırılmış kardan yapılan binalardan bahsediyorum. Meşhur isimlendirme ile de Eskimo Evleri'nden... Malum bisiklete binemedik. Ekside seyreden ısıdan dolayı da akciğerleri huzursuz etmemek adına koşmuyoruz da. Şu anki hazırlığımız kar hızını arttırırsa İglo yapmak üzerine. Bisiklete binmediği için fazla bahsetme imkanı olmayan iki numaralı oğlum Ömer kontrplaktan bir kar kalıbı hazırladı. Kapının yanına koyduk ve 2001 kışında yaptığımızın benzeri bir kardan ev yapmak için hayallere daldık. Sırayla pencereye gidip karın şiddetini arttırıp arttırmadığına bakıyoruz. Dokuz sene önceki o müthiş kar yağışında evimizin önündeki büyük açıklıkta içine 4 kişinin rahatça girebileceği bir İglo yapmıştık. O zaman insan idare etmenin ve tabiri caiz ise gaza getirmenin önemini kavramıştım. Tayfur ve Ömer bize kar taşıyor, dayıoğlu Nezih ile biz de duvarları çıkıyorduk. İkibuçuk metreye ikibuçuk metre genişliğinde bir odaydı yaptığımız. Bir pazar akşamüzeriydi. Bu esnada yanımıza mahallenin çocukları gelip soruyorlar ve ben de yaptığımızın ne olduğunu anlatıyordum. Eskimoların neden böyle evlerde yaşadıklarından ve duvarları kardan da olsa soğuktan ve rüzgardan koruduğundan bahsediyordum. Birden onlarca yardımcımızın olduğunu farkettim. Yaşları altı ile on altı arasında değişen yirmi kadar çocuk sitenin dört yanından bize kar taşıyordu. İkili gruplar halinde onları organize ettim. Karları taşıyabilecek büyüklükte gevşek toplar haline getirip kucaklayarak "inşaat alanına" yığıyorlardı. Önceleri kar taşıma işini yapan bizim oğlanlar da inşaatçı olmuşlar, plastik meyve sandığından kalıba karı basıp sertleştiriyorlar ve o kar tuğlaları ile duvar örüyorlardı. Bana da müteahhit olarak elime geçirdiğim sprey ile duvarlara su sıkıp elimle sıvazlamak kalıyordu. Ortamda tam bir seferberlik ruhu vardı. Camdan seslenen annelerine kopiller "anne lütfeeen, iglo yapıyoz biz, sonra geliceeem" diyerek cevap veriyorlardı. Duvarlar çok kolay çıkıldı. Bir metre yirmi beş santim boydaki duvarların birinde kapı yeri bıraktık. Kubbeyi kapatmak ise olağanüstü zordu. Bunu da içeride bir mum yakarak ve su sıkıp içten sertleştirerek güç bela yaptık. Nezih'in kulakları çınlasın, "Abi ya bırakalım bu işi" deyip durdu ama neticesi iyi olacağından dayandı. Kubbe kapandığında gerçekten çok havalı bir eskimo evimiz olmuştu. Gayretimiz yaklaşık dört saat sürmüştü. İnşaatta yardım etmiş olan çocuklar neşeyle el çırpıyorlar ve sonradan gelenlere mülteci gibi davranıp duvarları elletmiyorlardı. İglomuz ertesi gün öğlene kadar kaldı. İnsanlar çocukları ile gelip yanında ve içinde resim çektirdiler. İstihbaratıma göre iki yirmilik delikanlı ertesi gün ikindi vakti tekmelerle evimizi yıkmışlar. Camlardan seslenip yapmamalarını söyleyen teyzeleri de kaale almamışlar. Keşke o teyzeler çocukluğumuzda olduğu gibi camdan terlik fırlatsaydılar.