İki elemanın işlerinden dolayı gelemediği ve oğlum Tayfur'la yaptığımız tur, geçtiğimiz yazın unutulmazlarındandı. Ön çalışma: Google Abla ile yapıldı. Ablanın Web motoru ile öncelikle "nasıl gidilir" sorusuna cevap aradık. Feribota bineceğimiz liman Tekirdağ, inceğimiz liman da Çınarlı olarak belirlendi. Yolculuk iki saat sürecekti. Google Ablanın diğer bir marifeti olan g-earth ile de yollarımızı belirledik. Yola çıkış: Cuma öğleden sonra tekerleri sökülmüş ve bagaja yüklenmiş bisikletlerimiz, indikten sonra bağlayacağımız heybelerimiz ile yola çıktık. Temmuz ortasıydı. Tekirdağ'da park ve bisiklet montesi, heybe sabitlemesi sonrasında birerbuçuk köfte götürdük ve su ikmali ile gemimizin saati olan 19.00'u beklemeye başladık. Hızlı yenen köfte, bol piyaz ve ayran sonrasında limandaki beton üzerinde uyunabiliyormuş. Öğrendik. Adaya varış: İkinci saatin bitiminde adanın en batısındaki yerleşim yeri olan Çınarlı'ya vardık. Kalacak yer ararken bizi epeyce beklettikten sonra "valla yer yok" diyen pansiyon sahibi amcaya henüz adanın yabancısı olduğumuz için sadece "iyi geceler" diyebildik. Bu nezaketim halen içimde kanayan bir yaradır. Yattık. Sabaha taze açma kokusu ile uyandık. Gün ağarmadan hazırlandık ikişer açma ve ikişer çay ile ikmali müteakip güneş ışımaya başlarken yola vurduk. Ada turu: Önce kuzeye gitmeyi planlamış iken ada sakinleri "Aman mermer ocaklarına giden yollara sapmayın lastiklerinizi yararsınız" deyince vazgeçip güneye yöneldik. Önce Marmara merkez, sonra Gündoğdu köylerini geçtik. Bu sırada iki büyük yokuş çıktık, sıcaklık kırk dereceye yaklaştı. Yılmadık. Devamında adanın en münbit arazisine sahip, kendine has bir ovası bulunan Topağaç köyüne geldik. Bir yaz önce arkadaşımız Dr.Nezih'e sahip çıkmış olan Bakkal İsmet'i bulup dondurma yedik. Yine yokuş, yine dolambaçlı yollar sonrasında Asmalı'ya geldik. Burada da adada yetişmiş karpuz ve domates yeyip uzunca süre denize girdik. Asmalı sonrası iki kilometrelik dik yokuşu yürüyüp çıktık. Sonrasında kuzeye dönen çok zevkli bir yoldan ikindi üzeri Saraylar limanına vardık. Yaklaşık 10 saatte parkuru bitirmiştik. Akşam gemiyi beklerken: 1. Tavuk-pilav-kızartma ile beslendik. Afiyet oldu. Fiyat gayet ucuzdu. 2. Nefis plaja gittik, hem yüzdük hem dinlendik. 3. Kimsenin ortalıkta olmadığı bir anda plaj duşunda sabunlandım. Kıyafet değiştirdim. 4. Saraylar belediye başkanı tekne ile gayet havalı geziyordu. Kıskandık. 5. Hava kararırken bakkalda ekmek içi salam kaşar yaptırıp gemide yemeye azık hazırladık. Dönüş: Sakin gemide mermer taşıyan kamyonların şoförleri ile gazete değişerek, sandviçlerimizi kemirerek vakit geçirdik. Tekirdağ'a vardığımızda saat 22:15 olmuştu. Yollarda para isteyen şopar sayısına şaştık. Hafif tırstık. Belli etmedik. Otoparktaki demontaj işlemini ve yüklemeyi takiben arabamızda yerimizi aldığımızda saat 23:00 idi ve önümüzde 110 km lik bir yol vardı. Hayat güzeldi.