Pazar sabahı tembellikleri

A -
A +

Kış aylarında yapılan aktivite azaldıkça azalır. Bahaneler diz boyudur. Birinci pazar yağmur, ikinci pazar rüzgâr, üçüncü pazar diz ağrısı derken bahaneyle tek güne düşürdüğünüz sporu hiç yapmaz olursunuz. Halbuki uyku sevmeyenler için pazar sabahları en az iki saatlik bir zaman dilimi ideal spor vaktidir. Bahar, yaz ve güz aylarında düzenli olarak sabahın yedisinde kapıda olurum. Ya bisiklet ya da koşma, yürüme eylemleri için. Ancak kış gelince mahmurluk ve tembellik bünyeleri sarar ve kahvaltıya kadar uyuma kısır döngüsüne girersiniz. Geçtiğimiz pazar sabahı, saat 07 civarı camdan baktım. Hava alacakaranlık, deniz dalgalı, bulutlar tehditkar. Yeniden uyudum. Rüyamda acilde hasta bakıyorum. Hastanın birisi "Hocam çok göbeklenmişsin, hani bisiklete falan biniyordun?" diyor. Kafamı önüme eğiyorum ve göbeğim öyle büyümüş ki ayakkabılarımı dahi göremiyorum. O dehşetle yataktan fırlamışım. Saat 08 ve Edirne'ye kadar koşsam doymam. Kalktığımın 5. dakikasında kapıdayım. Eşofman, kapüşonlu yağmurluk, eldiven ve kalın tabanlı spor pabuçlarımla. Gazı almışım. Sitenin önündeki yokuşu teklemeden çıkıyorum. Sonra güneye doğru hafiften koşmaya başlıyorum. Antrenmansızlık dizlerimden haber veriyor. Kalp hızım iyi. Denizi gördükten sonra batıya dönerek yeniden hızlı yürüyüşe başlıyor ve yeni yapılan marinanın inşaatına bakıyorum. Yeniden koşmaya başlarken 9-11 metre arası bir fiberglas teknenin hayallerini kurmaya niyetleniyorum. Marmara'ya açılmışım, GPS ile yönümü tayin ederek sakin rotalarda takılıyorum. Tekne hayalimin ortakçısı Tayfur. Beraberiz. Heybeliada güneyinde demir atıp sırayla denize giriyoruz. Bir korna ile hayallerimden uyanıyorum. Doğru ya, bu cadde kocaları eşliğinde araba kullanmayı öğrenen çevremiz hanımlarının talim yolu. Abla 50 metre uzaktan bana çekil diyor. Hemen kaldırıma zıplayıp koşma hızımı arttırıyorum. Direksiyonu dokuz on beş pozisyonunda tutan abla ikinci viteste motor bağırtarak geçip gidiyor. Marin City'den kuzeye dönüyorum ve iliklerime kadar donuyorum. Nasıl bir kuzey rüzgârı bu? Tabii durmak yok, yola devam. Reklam olmasın ama düsturumuz bu... Bir buçuk kilometre sonra yeniden doğuya dönüş ve hızlı yürüme ile eve varma. Bir saatlik turun sonrasında kendimi çok iyi hissediyorum. Gittiğim yol yedi kilometrenin üzerinde. Tekne hayali çok mu uçuk acaba diyorum. Kano alsak nasıl olur? Tehlikeli deyip onu da kafamdan kovuyorum. Aklıma tekne sahibi bir arkadaşın "İnsanın hayatında en mutlu iki günü vardır, birisi tekneyi aldığı, ikincisi de sattığı gündür" demesi geliyor. Hayale vergi yok ya. Dibimize de marina yapılıyorken.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.