Osmanlıda kitap kültürü

A -
A +
"Okumak", medeni toplumların gelişmesinde sürükleyici bir rol üstlenen; topluma anlayış, seviye, değer kazandıran temel bir alışkanlık, önemli bir kültürdür.
Okumak... İnsan olmanın başlangıç noktası... İnsanın insan olduğunun alameti.
Elime bir Osmanlı elifbası geçmişti. Orada şöyle yazıyordu: "Oku! Çocuk oku. Sen çok oku. Adam okur, kaz okumaz."
Yine Yunus Emre hazretlerinin okumak üzerine söylediği mısraları derin manalar ifade etmekte, okumanın adabını, derecesini, nasıl olması gerektiğini bildirmektedir.
İlim; ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır?
**
Yaşlı dünyanın ahirinde, insanlığın son kurtuluş ümidi olan İslam dini için gelen ilk ilahi emir de "Oku" olarak gelmişti. "Yaradan Rabbinin adıyla oku" 
Bu ilahi emir, insanlık tarihinin ahirinde medeniyet kapılarının anahtarı oldu. Asırlar evvelinden gelen bilgilerin asırlar sonrasına intikalini sağladı.
Bu sebeple Müslümanlar okumaya çok önem verdiler. İlim irfan sahibi olarak büyük medeni toplumların, devletlerin var olmasına sebep oldular. İslam âlimlerinin yazdığı kitaplar yüzyıllarca insanlara ışık oldu, rehber oldu, yol gösterdi. Müslümanların bu okumaları, yazmaları, ilimle iştigal etmeleri sadece kendilerine değil, dünyadaki bütün toplumlara fayda sağladı. Karanlıklar içinde yaşayan nice toplumlar bu medeniyetten nasibini aldı.
**
Özellikle son devirde üç kıtada hüküm süren Osmanlılar, açtıkları medreseler, mektepler, Enderun okulları ile, okumak ve yazmanın önemine en çok vâkıf olan toplumlardan biri oldu. Yazdıkları kitaplar kütüphaneleri doldurarak, hem fen alanında, hem manevi alanda büyük ilerlemeler katettiler. Osmanlının son döneminde sadece İstanbul'da iki yüzün üzerinde kütüphane bulunmakta idi. Şimdiki "cafe"lerin, çay ocaklarının, kahvehanelerin yerinde o zamanlar "kıraathane" denilen içinde kütüphanelerin olduğu, kitap okunan, sohbet edilen mekânlar vardı. İslam dininin emrettiği üzere Yazmak ve okumak medeniyeti ile yoğrulan Osmanlıların, kitap kültürüne verdiği önemin daha iyi anlaşılabilmesi için yakın zamana mahsus bir misal arz edeyim.
Veliyyüddin Cârullah Efendi (1659-1738), on yedinci ve on sekizinci yüzyılda yaşamış, dönemin meşhur âlimlerinden biridir. Yazdığı kitaplar kırkın üzerindedir. Cârullah Efendi, İstanbul'da bir kütüphane kurmuş ve bu kütüphanede yer alan eserlerin tamamına yakınını okuyarak kenarlarına notlar düşmüştür. Kütüphanesindeki eserler üzerine düşülen bu notlar, dönemin kitap kültürünü anlama noktasında canlı birer tanık olmuştur. Şimdi bu eserler dünyanın en büyük yazma eser kütüphanesi olan Süleymaniye Kütüphanesi'nde zengin bir koleksiyon olarak yer almaktadır.
Evet. İnsanlığın kurtuluşu için, gecesini gündüzüne katıp eserler yazan, kitap kültürü ile insanları medeni hayatın zirvesine taşıyan böyle rehber insanlar, tarihimizin değerli hazineleri olarak eserleriyle birlikte hep yaşayacaklar.
Bu hazineler, okuyan, yazan, kitap kültürüyle yoğrulmuş gençleri bekliyor.
Osmanlıdaki kitap kültürünü anlatmak için İlmi Etüdler Derneği 14 Şubat'ta Üsküdar'daki merkezinde "Osmanlı Kitap Kültürü: Cârullah Efendi Sempozyumu" gerçekleştirecek. Sempozyumda, Cârullah Efendi'nin koleksiyonu hakkında akademisyenler araştırmalarını paylaşacaklar. Ayrıca burada Süleymaniye Kütüphanesinde yer alan yazma eserlerden örnekler de sunulacak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.