Adaylar tamam, pazarlıklar ise sürecek gibi!..

A -
A +

Partilerin kesin aday listeleri seçim kurullarınca açıklandı… Normal şartlarda, artık her partinin kesinleşen adaylarıyla seçime katılması beklenir. Velakin bazı yerlerde, bazı içten pazarlıklar pekâlâ olabilir!

 

 

 

 

 

31 Mart Mahallî Seçimlerine 26 gün kala, hâlâ daha durumun pek netlik kazanamadığı bazı hususlar var… Bazı partiler arasındaki pazarlıkların seyri nasıl olacak? Açıklanan ve açıklanmayan ittifak veya “Kent Uzlaşısı” ortaklıkları, seçim sonuçlarına nasıl bir etki yapacak? Seçmen davranışını dramatik şekilde değiştirebilecek birtakım siyasi hamleler ve propaganda taktikleri hayata geçirilebilir mi? Mesela 1991’de SHP-HEP ile başlayan serüven, CHP-DEM iş birliğinde nerelere evrilir? Özgür Özel’in pek de inandırıcı gelmeyen “ŞEFFAF İŞ BİRLİĞİ” tanımlaması, tam olarak nasıl ortaklıktır mesela? İttifaktan daha yüzeysel ve sınırlı iş birliği diye sunulan “Kent Uzlaşısı” formülünü ortaya koyan DEM Parti, aksine bu kavramın altını kendince ileriye dönük hesaplara matuf biçimde gayet iyi doldurmuş durumda. Yani bu kavram, sadece mahallî seçimlerdeki daraltılmış bir iş birliğinden öteye, bunun üzerine bina edilecek çok daha geniş hedefler ihtiva ediyor. Daha önce bu köşede dikkat çekmiştik. (19 Şubat 2024). İçinde yok yok… “Kenti yaşatan sosyal ve siyasi dinamikleri geniş ölçekte kapsayan tüm kurum, kuruluşları; işçi, emekçi, ekolojist, kadın, gençlik, halklar ve inanç örgütleri; demokrat ve vicdan sahibi yurttaşlar, tüm toplumsal taraflar ve siyasi aktörlerle görüşmek, müzakere etmek, birlikte yürütmek, ortak mücadeleyi örecek kent uzlaşısı zeminin oluşturmayı öncelikli görev addediyoruz…” Mesela cari mevzuatta yeri olmayan “eş başkanlık” konumu, "kent uzlaşısı"nın hangi zemininde geçerli olabilir CHP’ye göre?

 

Anlaşılan uzlaşma sağlanmış ve daha da sağlanabilecek zeminler olabilir! İBB Meclisinde DEM Partiye grup kurdurmak için, on ayrı ilçede toplam 31 kişilik DEM adayı üçer beşer dağılımla paylaştırılmış. Üsküdar 2, Sancaktepe 5, Tuzla 3, Beyoğlu 2, Eyüpsultan 2, Zeytinburnu 1, Kartal, Maltepe ve Sarıyer 2’şer aday, DEM’e seçilebilecek sıralardan tespit edilmiş. Esenyurt’ta ise bu sayı tam on kişi. Bilindiği üzere CHP’nin daha önce ilan edip geri çektiği Ali Gökmen’in yerine, 2015 yılında HADEP’ten milletvekili adayı olan ve “Kürt Devleti Kurulmalıdır…” gibi söylemleriyle bilinen akademisyen Ahmet Özer, Esenyurt Belediye Başkanlığına aday olarak gösterildi. İstanbul’da bu türden DEM’lenmeler olurken başka yerlerde de uzlaşı ve pazarlıklar devam ediyor. Mesela Mersin Toroslar ilçesinde Abdurrahman Yıldız DEM adına aday yapıldı. CHP’nin DEM ile birlikte destek verdiği Yıldız, 14 Mayıs genel seçimlerinde; “Aydınlanmaya çok az kaldığını belirterek, bunun için bir oy Kılıçdaroğlu’na bir oy Yeşil Sol Partiye…” şeklinde propaganda yapıyordu. Bakalım bu defa aydınlanma olacak mı? Yıldız, sosyal medya hesabından “Empati yapıyorum” diyerek şunları söylüyor: “Bana ne demediler ki. Affedersiniz Türk diyen bile oldu. Hatta özür dilerim Sünni Müslüman diyenleri gördüm…” Özgür Özel’in “TÜRKİYE İTTİFAKI” diye sunmaya çalıştığı, DEM Partinin ise; “Kent Uzlaşısı” diyerek, yukarıda bahsettiğimiz çerçevesiyle hayata geçirmeye çalıştığı, DEM’in uzantısı olduğu, bölücü örgütün yayılmasını temin edecek hedef ve stratejisi bakalım kimin hesabına işleyecek? Bölücü örgüt elebaşı Mustafa Karasu’nun (Var olan ittifakları devam ettirme…) yönlendirmesiyle, DEM, Kandil'den gelen talimatı uygulama yolunda kıvama gelmiş bulunuyor. (DEM DEMA MAYA-Dem bizim demimiz…) diye, erken sevinen Başak Demirtaş, bir anda devre dışı bırakıldı. Onun yerine İstanbul’da aday gösterilen Meral Danış Beştaş ise sütre gerisine çekilmiş gibi…

 

Var olan ittifakları değerlendirmek ve devam ettirmek konusunda, daha önce de sınırları pek belli olmayan gölgeli ortaklığın 31 Mart seçimleri için sürdürülerek, olabildiğince AK Parti’ye kaybettirmek hedefi net olarak ortada. Velakin bunun karşılığı olarak ne gibi menfaatler temin edileceği hususunda, pazarlıkların sandık gününe kadar devam edeceği açıkça görülüyor ve hissediliyor. Yani CHP Genel Başkanı Özel, bu meyanda bedelli askerlik yapan vatandaşlara laf dokundurarak vatanseverlik hamaseti yapmaya çalışırken, bu arada Ekrem İmamoğlu’nun da bedelli askerlik yapmış olduğunu ıskalamış bulunuyor. Burası çok önemli değil. Lakin Türkiye İttifakı diyerek, esasen Kent uzlaşısı planının bir parçası hâline gelmek, Özgür Özel’e çok ağır bir fatura yükleyebilir.

 

CHP’nin ulusalcı kanadının tepkilerini frenlemek adına belli-belirsiz şekilde farklı ortamlarda yürütülen pazarlıkların nerelere kadar varacağı konusunda, pek dikkatli gözlem yapanların olduğu akıldan çıkarılmamalı. Gelişmelere bakılırsa, Özgür Özel’in dışında da cereyan eden rölasyonlar, hayli etkili sonuçlar doğuracak gibi. İstanbul’da doğru dürüst afişleri bile asılmayan Sayın Özel, sürece hangi oranda hâkim acaba? Kalan 26 gün içinde bazı yeni ipuçları ile bunu daha fazla anlamak mümkün olabilir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.