Donanman güçlüyse deryalar senindir!..

A -
A +

“Denizlere hâkim olan cihana hâkim olur…” Dünya tarihinde hüküm sürmüş, en büyük denizcilerden biri olan Barbaros Hayrettin Paşa, on altıncı yüzyılda bu hakikati seslendiriyordu. 500 yılda neler oldu neler!

 

 

 

 

İnsanoğlu karadaki rekabet ve mücadeleyi çok çabuk denizlere taşıdı… Ancak kıtalarla birlikte okyanusların da yetmeyeceği derhâl görüldü. Ve peşinden bu rekabet havaya, gökyüzüne taşındı. Ne var ki, gökyüzü de atmosfer sınırlarıyla dar gelmeye başladı. Olacak olan belliydi ve oldu da! İnsanoğlu uzayın derinliklerine daldı. Şimdilerde uzaya artık turistik seyahatler yapılıyor. Nerelere kadar gideceği henüz kesinleşmiş değil. Ancak NASA’nın uzay aracının, milyonlarca kilometre uzaktaki Mars’a inmesinin üzerinden yarım asır geçti… Türkiye de bir hayli gecikme ile birlikte, artık uzay programında yeni hamleler gerçekleştiriyor. Birkaç günden beri, ilk astronotumuz olan Albay Alper Gezeravcı’nın uzay yolculuğu ve orada yapacağı ilmî deneyler, gündemin baş sıralarında… Milletçe heyecan içindeyiz. Uzay çağında rekabetin çok yüksek olacağını söylemek için uzman olmaya gerek yok! Bu çağın, insanlığın geleceği için olumlu ve olumsuz manada neler getireceğini zaman gösterecek. Pek tabii bu rekabette geriye düşen milletlerin çok sıkıntı çekeceği aşikâr…

 

Evet, feza çağının icaplarına göre, plan program yapmamız bir taraftan giderek daha zaruret hâlini alırken, karada ve denizlerde de amansız rekabet devam ediyor… Dünya tarihine ismini altın harflerle yazdıran en büyük denizcilerden biri olan Barbaros Hayrettin Paşa on altıncı asırda şunu söylemiş: “Denizlere hâkim olan cihana hâkim olur…” Ne acıdır ki, Osmanlı Devleti’nin yükselme devri olan on altıncı asırda, denizlerdeki rekabet Avrupa devletleri lehine gelişmeye başlamış, önce Portekiz ve İspanyollar, daha sonra Hollanda, Fransız ve İngilizler üstünlüğü ele geçirmiş. Bunun askerî, ekonomik, teknik pek çok sebebi var. Ancak mevzu geniş olduğu için bu köşeye sığması mümkün değil. Sadece şu kadarına işaret edelim; Osmanlı Donanmasının gemileri Okyanus şartlarına yeteri derecede uygun olmadığından, rekabette zayıf kalmıştır. Daha sonraki dönemlerde, Osmanlı İdaresi donanmanın güçlendirilmesi için imkânlar ölçüsünde hep uğraşmış, hatta Birinci Dünya Savaşında; yıkılmaya yüz tuttuğu sırada dahi, Osmanlı Donanması dünyada sayılı deniz güçleri arasındadır. Gelgelelim devleti zaafa uğratan iç ve dış o kadar çok gaile toptan yaşandığı için, çöküş kaçınılmaz olmuştur. Bölgesel ve küresel boyutlardaki askerî rekabet alanı olarak deniz ve okyanuslar, coğrafi büyüklükle mütenasip biçimde hep öne çıkmıştır… O yüzden güçlü donanmaya sahip ülkelerin dengeleri değiştiren manevra ve harekât kabiliyeti bu paralelde derecelenmiştir...

 

Dün askerî deniz gücümüz için müstesna bir gündü. Donanmamıza yeni ve yüksek bir güç katacak olan dört deniz platformu hizmete girdi. Teslim töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barbaros Hayrettin Paşa’nın yukarıdaki sözünü hatırlatarak, deniz kuvvetlerimizi güçlendirmenin ehemmiyetine işaret etti. İlk yerli ve millî firkateynimiz olan İstanbulAnadolu gemisinden sonraki en büyük harp gemimiz olan Derya lojistik ve ikmal gemisi ile Üsteğmen Arif Ekmekçi gemisi ve dünyada elektronik harp kabiliyetine sahip olan ilk silahlı insansız deniz aracı (SİDA) olan Marlin, artık Türk Donanmasının hizmetinde. Çok değil daha yakın dönemlerde, Deniz Kuvvetlerimizin Yunanistan’a nazaran zayıf kaldığı tartışmalarını hatırlayınız… Bugün Türkiye yerli ve millî imkânlarla kendi savaş gemisini tasarlayan ve inşa eden on ülkeden biri. Nereden nereye… Ancak daha almamız geren çok mesafe var. Çünkü Türkiye’nin mukayese edileceği ülke Yunanistan değil!.. Türkiye artık bölgesel üstü bir güç konumundadır. Ve küresel güç olma yolundaki ilerleyişine de devam etmektedir. Dolayısıyla sorumlulukları da buna göre olacaktır. Ve elbette bu sorumlulukları ifa edecek derecede güçlü olmak zorundadır.

 

Türkiye bugün savunma sanayi alanında yüzde seksen mertebesinde yerli ve millî kapasiteye erişmiş bulunmaktadır. Hedef yüzde yüz bağımsız olabilmek… Ülkemiz artık tankını, topunu, füzesini, savaş gemisini, denizaltısını, insansız hava, kara ve deniz harp araçlarını başarıyla yapabiliyor. Bunları başka ülkelere de satabiliyor. Sayın Cumhurbaşkanının dün de hatırlattığı üzere, Türkiye 2023 yılında 5,5 milyar dolarlık ihracatla savunma sanayinde dev hamleler yapmıştır. Bu alandaki proje hacmi 90 milyar dolarlık hacme kavuşmuştur. 3.500 firma ve seksen bin çalışanla Türkiye uluslararası alanda çok iddialı bir konuma gelmiştir. Türkiye bu alanda geniş pazar payına sahiptir ve yakın gelecekte çok daha yüksek rakamları konuşuyor olacağız. Lakin tekrar belirtelim, daha almamız gereken çok mesafe var. Beşinci nesil savaş uçağımız olacak olan KAAN’ın gökyüzünde süzülüşünü sabırsızlıkla bekliyoruz… Böylece ABD F-16’ları vermiş veya vermemiş yahut Almanya Eurofighter uçakları için itiraz etmiş-etmemiş tartışmaları da son bulur. TCG Anadolu’dan sonra bir uçak gemisi tasarımı da yolda… Şimdiden hayırlı olsun!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.