Mahallî seçimler ve adaylar…

A -
A +

31 Mart Mahallî Seçimleri için en kritik nokta, doğru adayı doğru yerde göstermek… Dikkat buyurunuz, doğru adayı bulmak yetmiyor. Aday pekâlâ kendi şartlarında çok iyi olabilir. Ama iyi adayı olması gereken yerde yarışa sokmazsanız, hem siz kaybedersiniz hem de adayın kendisini harcamış olursunuz!.. Mahallî seçimlerin genel seçimlerden en bariz farkı “yerel şartların” dayattığı bu adaylık hassasiyetidir. Nice kereler, bu hata yüzünden kazanılabilecek seçimler kaybedildiği hâlde, aynı yanlışın tekrarı da önlenemiyor nedense. Ve bu gerçek bütün partiler için geçerli. Çünkü bütün partilerde, ilan edilen aday belirleme usulü, istisnasız bütün yönetimler tarafından, bir şekilde deliniyor. Sistem bir kere delinince de olan oluyor. Adaylar küstürülüyor, en mühimi de teşkilatlar küstürülüyor. Küsen teşkilat çalışmıyor. Bırakınız çalışmayı, içlerinden bir kısmı sandık başına bile gitmiyor. Bu durum tek başına aday tespitinde yönetim hatası olduğunu ispatlıyor. Peki, neden böyle oluyor. Efendim, bu memlekette torpil, iltimas, hatır-gönül ve kayırma işleri hiçbir zaman eksilmez! Bu yolla kısa devre yapma imkânı pek fazladır. İstismar kapısı ardına kadar açıktır yani! Temayül yoklamaları, anket çalışmaları, teşkilatların saha raporları ve dahi ilgili komisyon değerlendirmelerine hatta liderin şahsi kanaatine rağmen, her defasında bir bakarsınız ki, birileri arka kapıdan içeriye dalmış…

 

Evet, her seçimden önce yukarıda özetlediğimiz durumlar behemehâl yaşanır… Hâl böyle olunca partilerin seçimi kaybetmesinden ziyade, o yerleşim yerine belki de en iyi hizmeti yapma şansını yakalayabilecek adayın önü tıkanmış olur. Türkiye’de büyükşehir, il, ilçe ve belde olarak 1393 belediyenin her biri için bu türden tersliğin yaşanması her zaman muhtemeldir. Temenni edelim ki, geçmişten dersler çıkarmış olması gereken partiler, bu defa daha dikkatli ve daha isabetli bir aday tespiti ile seçimler için ilk doğru adımı atabilsinler. Bunun bir temenni olduğunun altını çizelim. Velakin vatandaş olarak, mahallî yönetimlerden beklenen hizmetin de icra edildiğini görmek isteriz. Yani bu temenninin ötesinde bir haktır. Bakalım ne ölçüde tahakkuk edecek? Önümüzdeki üç dört hafta boyunca, siyasi partiler tarafından peyderpey ilan edilecek aday isimleri, sandık gününden önce muhtemel sonuçlara dair bir fikir edinmemize yardım edecektir. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere, otuz büyükşehir ve sırasıyla diğer belediyelerin başkan adayları ve adına yarışacakları siyasi partiler, bakalım hangi seviye ve kalitede plan-program ve vizyon ile karşımıza çıkacaklar? Mesela Türkiye için artık kangrenleşmiş bir problem hâline gelen, şehir meydanları ve sokaklarında terör estiren başıboş köpekler için nasıl çözüm formülleri ortaya koyacaklar acaba?! Bu konuda gerçek manada çözüm teşkil edecek teklif ve planla gelen adaylara destek olmak gerçekçi bir yaklaşım. Şayet bugüne dek olduğu üzere, popülist politikalarla göz boyamaya devam ederlerse çok yazık olur! Bu aslında mahallî yönetimlerle ilgili sıradan bir konu. Ne yazık ki, ilgisizlik, ciddiyetsizlik ve beceriksizlik bugünkü sonucu doğurdu. Öyle ki, sözde üç-beş kendini hayvansever ilan eden cazgır yüzünden, bazı belediyeler köpek meselesine doğru dürüst el atamıyor.

 

Yazık değil mi?

 

Yazımızın esas konusu aday meselesi idi, ama bakınız nereden nereye geldik… Esasen çözümü mümkün ve kolay olan bir meselede, yaşanan bu utanç verici sonuç, günümüz şartlarında daha çetrefil meselelerde yüz yüze geleceğimiz vahim durumların habercisidir. Adaylar tespit edilirken, partiler bu noktayı göz önünde tutmak zorunda değil mi? Çünkü bu dikkat ve hassasiyet, vatandaş tarafından da sandık başında dikkate alınacaktır elbette. Tekrar ifade edelim, vatandaş olarak bizlerin gelecek beş yılını heba etmeyecek adayları kim tercih ederse, siyaseten de kârlı çıkacaktır.

 

Hâlihazırda, değişik partilerde bazı isimlerin adaylığı ilan edildi. Bazı isimler de dolaşıma sokulmuş vaziyette. Parti yönetimlerini angaje etmek için her yolu deneyenler de var!.. Şüphesiz aday tespitinde yüzde yüz bir doğruluk ve isabet beklenmiyor. Bu realiteye aykırı olur. Neticede burası Türkiye ve memleket olarak siyasi performansımız da bellidir. Şu hâlde, (niçin kazanamadık) diye dövünmekten ziyade, (neden kaybettik) gibi bir muhasebeye şimdiden hazırlıklı olmak daha doğru olsa gerek… 2019 seçimlerinin en önemli koltuklarının kaybı, yukarıdaki basit sorgulamayla en doğru biçimde değerlendirilebilir! Bunun tekrar etmemesi hususunda yeteri kadar dikkat ve özen ve dahi iltimas kapılarını kapalı tutma iradesi var mı? Bakacağız!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.