Alternatif Bakış'a bu haftaki konuğum TÜMSİAD (Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği) Başkanı Mehmet Yıldırım oldu. Ülkemizde, özellikle son dönemlerde, iş adamları derneklerinin etkinliklerinin giderek arttığını görüyoruz. Bu durum da ister istemez kamuoyonun ilgisini iş adamları derneklerine yöneltiyor. İşte bu derneklerden biri olan TÜMSİAD 2005 yılında kurulmuş bir dernek. Diğer derneklere göre oldukça genç bir dernek olan TÜMSİAD, uluslararası alanda deneyimli bir kadro tarafından kurulmasının yanı sıra, KOBİ'leri de içine alan özelliği ile çok kısa bir süre içerisinde diğer iş adamları derneklerinin bir adım önüne geçmiş durumda. Tabii bu konuda Başkan Mehmet Yıldırım'ın kararlılığını ve bu konudaki duruşunu da belirtmeden geçemeyeceğim. En son olarak Suriye'de başarılı temaslarda bulunan TÜMSİAD, ülkemiz açısından son derece olumlu ticari ilişkiler kurmanın haklı gururunu yaşıyor. Sohbetimiz sırasında Başkan Yıldırım ile hem TÜMSİAD'ı hem de gerçekleştirmiş oldukları faaliyetleri konuştum. Sohbetimiz sırasında kafamda çizilen TÜMSİAD resmi ise, çok hızlı bir gelişim süreci içerisinde bulunan derneğin, Türkiye'nin en önemli iş adamları dernekleri arasında yerini almaya hazırlandığı oldu. Umarım sohbetimizden keyif alırsınız. O zaman buyurun sohbetimize... 'KOBİ'leri de kapsıyoruz' Türkiye'de bu kadar iş adamı derneği varken siz TÜMSİAD ismi ile bir dernek kurdunuz. Bunun nedeni nedir? Sizin de söylemiş olduğunuz gibi, ülkemizde çok sayıda iş adamı derneği mevcut. Ancak arkadaşlarımızla birlikte bu derneklere baktığımızda, bunların arasında hem KOBİ'leri içine alan hem de uluslararası faaliyetlerde bulunan bir derneğin olmadığını gördük. İşte bu tablo karşısında harekete geçerek hem KOBİ'leri içine alan, hem de uluslararası bir dernek olan TÜMSİAD'ı 2005 yılının Mayıs ayında kurduk. Derneğimizin kurulmasında ve mevcut üye sayımıza ulaşmamızda Ali Avni Bayer'in büyük bir desteği vardır. Bu takdire şayan desteklerinden dolayı Ali Avni Bayer Onursal Başkanımız olmuştur. Uluslararası ticaret ile ilgilenen Onursal Başkanımız Ali Avni Bayer TÜMSİAD'ın bir dünya markası olması için sürekli destek vermektedir. Dernek olarak İstanbul dışında 10 ilde daha şubeye sahibiz. Almanya'daki şubemizin açılma işlemleri ise bitmek üzere. Üye sayısı bakımından ise şu anda ikibin üyeye sahibiz. Özellikle son yıllarda Türkiye'deki iş adamları derneklerinin geçmişe oranla çok daha fazla etkili olduklarını görüyoruz. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkelere baktığınızda, bu ülkelerin yönetimlerine yön verenlerin sivil toplum örgütleri olduklarını görürsünüz. Hiç şüphesiz bu örgütlerin arasında en etkili olanları ise iş adamları dernekleridir. Dolayısı ile bu gerçeğin ülkemizde de aynı şekilde yaşanmasını gayet normal görüyorum. Mesela bugün TÜSİAD, Türkiye'nin en büyük sermaye grubuna sahip iş adamlarının oluşturduğu bir dernektir. İşte bu nedenle TÜSİAD'ın ülkede ister istemez etkili bir pozisyona sahip olması da çok olağan bir durum teşkil ediyor. İnşallah biz de TÜMSİAD olarak üyelerimizden aldığımız güç ile çok kısa bir süre içerisinde bu derneklerin arasında yerimizi alacağız. Ancak şurası da bir gerçek ki, iş adamları derneklerinin artan etkinlikleri ile birlikte geçmiş yıllara göre bugün siyasete müdahaleleri de önemli ölçüde artmış durumda. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Açıkçası bu durumu dernek olarak tasvip etmiyoruz. Bize göre iş adamları derneklerinin siyasete müdahil olmaları etik açıdan doğru değildir. Evet, iş adamları dernekleri ülkemizi yakından ilgilendiren ve özellikle de ülke ekonomisi açısından önemli olan konularda fikirlerini belirtmelidir, ancak direkt siyasete yön vermeye çalışmaları son derece yanlıştır. Körfez sermayesini çekebiliriz TÜMSİAD olarak geçtiğimiz günlerde Türkiye ile Suriye arasında yapılan serbest ticaret anlaşması nedeni ile Suriye'de önemli temaslarda bulundunuz. Size göre iki ülke arasındaki ticari ilişkiler artarak devam edecek mi? Suriye, Türkiye ile en uzun sınıra sahip olan komşu ülke. Bunun dışında Suriye ile geçmişten gelen tarihi ve kültürel bağlarımız var. Bunu, bayramlarda açılan sınır kapılarından hem ülkemize gelen, hem de Suriye'ye giden binlerce insandan anlamak mümkün. Ayrıca Suriye Arap Birliği'ne üye olan bir ülke. Yani 650 milyon nüfusa sahip bir pazarın kapısı. Bugün Körfez ülkelerinin ticaret hacmine baktığımızda, 300-350 milyar dolar bir ticaret hacmi ile karşılaşıyoruz. Peki bundan Türkiye olarak ne kadar faydalanabiliyoruz? Çok az, çok çok az. Ancak bu Suriye ayağını iyi bir şekilde değerlendirebilirsek, Körfez sermayesinin ülkemize gelmesini sağlayabiliriz. Bunun dışında Suriye ile sadece 821 milyon dolarlık bir ticaret hacmimiz var. Halbuki bu rakamın çok yükseğinde bir ticaret hacmine sahip olmamız gerekiyor. Eğer şu anda kurulan ilişkiler bu sıcaklıkta devam eder ve Suriye de kendine düşeni yaparak ekonomik gelişmesini hızlandırırsa hedeflere kısa bir süre içerisinde ulaşılacaktır. TÜMSİAD olarak Türkiye'nin ekonomik durumu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? AK Parti hükümetinin tek başına iktidara gelmesinden önce ülkemiz ekonomik açıdan çok zor günler geçiriyordu. AK Parti hükümeti ile birlikte ise ülkemiz ekonomik açıdan bir yükseliş trendi içerisine girdi. Şu anda ithalat artmış olmakla birlikte, bu durumun bir süre sonra dengesini bulacağını düşünüyoruz. Eksiklikler elbette olacaktır ve burada önemli olan husus, bu eksikliklerin kapatılması için gerekli olan şeyleri yapmaktır. TÜMSİAD olarak hedefleriniz nelerdir; dernek olarak önümüzdeki yıllarda ülkemize ne gibi katkılarda bulunmayı hedefliyorsunuz? Biz dernek olarak, KOBİ'eri temsil eden en güçlü derneklerden biri olmaya adayız. Şu andaki çalışmalarımız sonucunda da bunu görüyoruz. 2007 yılı sonu hedefimiz 3 bin üye. Dernek olarak, üyelerimize ve ülkemiz insanına faydalı olmak için yola çıktık ve bu yolda yürümeye de devam ediyoruz. Burada dernek olarak hedeflerimizden biri de düzenli olarak verdiğimiz eğitimlerle üyelerimize evrensel iş ahlakını kazandırmak. Biz, TÜMSİAD denildiği zaman güvenilir, uluslararası alanda itibara sahip bir kuruluşun düşünülmesini hedefliyoruz. >>> Suriye gelişmeye açık bir pazar Suriye'ye gittiğinizde, ekonomik açıdan nasıl bir ortamla karşılaştınız? Suriye gerçekten de gelişmeye açık bir pazar. Ve ülkemiz de bu pazarın ihtiyaçlarını karşılayabilecek imkanlara sahip durumda. Bizim oraya gitmemizin sebebi, iki ülke arasında yapılan serbest ticaret anlaşması idi. İstedik ki, oraya gidenler ilk bizler olalım. Suriye'ye ilk ayak bastığımız andan ayrıldığımız ana kadar Suriyeliler bize o kadar ilgi gösterdiler ki, size anlatamam. Şam'daki görüşmelerimizin ardından geçtiğimiz Humus'ta, Humus Valisinin misafiri olduk ve kendisine dernek olarak Suriye ile ilgili düşüncelerimizi anlattık. Bunun üzerine kendisi tasarrufu tamamı ile TÜMSİAD'a ait olmak üzere 5 milyon metre kare bir araziyi bize tahsis ettiğini ve buraya yatırım yapmamızı çok istediğini söyledi. Suriye'de en çok dikkatimizi çeken bir diğer husus ise, Suriyelilerin özellikle Türklerle iş yapmak istediklerini görmemiz oldu. Oradaki görüşmelerimizde çok sayıda Suriyeli iş adamı geldi ve Türk iş adamları ile ortak işler yapmak istediklerini söyledi. Çünkü onlar da biliyorlar ki, bizler aynı dinden ve aynı kültürden gelen insanlarız. Tabii bunun dışında ülkemiz de onlar için Avrupa Birliği'ne açılan bir kapı durumunda. Bütün Suriyeli iş adamları Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesini çok istiyorlar ve bu konuyu çok önemsiyorlar. Ancak Suriye'ye yatırım yapmayı düşünen birçok iş adamında da bu ülkeye yapılacak muhtemel bir ABD askeri müdahalesi korkusu söz konusu. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Eğer Amerika Suriye'yi vuracak olursa, ha Türkiye'yi vurmuş, ha Suriye'yi ne fark eder. Sakın bu muhtemel saldırı durumunu Irak'la karıştırmayalım. Bana göre Suriye batarsa bizi de götürür ve büyük zarar görürüz.