Alternatif Bakış'a bu haftaki konuğum değerli gazeteci-yazar Fuat Bol oldu. Nasıl her insanın hayatında o insan için çok önemli kişiler varsa, benim için de Fuat Bol işte bu insanlardan biri. Gazeteciliğe ilk adım atışımdan itibaren başlayan ağabey-kardeş ilişkimiz her geçen gün daha da artarak bugünlere kadar geldi. O, sadece bir ağabey olmayıp, aynı zamanda gazetemizin ilkeleri ve duruşu konusunda bir öğretmen oldu. Kısa süre içerisinde kendisinden o kadar çok şey öğrendim ki... Umarım gazeteciliğe başlayan her arkadaşım, Fuat Bol gibi duayenlerin yanında çalışma şansını elde eder. Bugün ise hem sevinçli, hem de hüzünlüyüm. Hüzünlüyüm; çünkü hocamı geçici de olsa kaybediyorum; sevinçliyim çünkü Meclisimiz vatan ve millet sevgisiyle dolu bir vekil kazanıyor. Umarım gazetecilik alanında elde etmiş olduğu başarılı kariyer, kendisinin siyaset dünyasındaki başarılı kariyerinin de habercisi olur. Fuat Bol ile siyasete girme kararını, Başbakan ile arasındaki dostluğu, ülkemizdeki mevcut siyasi gelişmeleri ve partisinin bundan sonra yapması gerekenleri konuştum. Kendisi de bütün sorularıma her zamanki içtenliği ile cevap verdi. Umarım sohbetimizden sizler de keyif alırsınız. O zaman buyurun sohbetimize... Tek demokratik parti İsminiz uzun süredir siyasi kulislerde konuşulmasına rağmen bu konuda hep suskun kaldınız ve en sonunda AK Parti'den İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı oldunuz. Neden AK Parti? AK Parti'de siyaset yapmak istememin aslında birçok sebebi var. Eğer kısaca özetlemem gerekirse, bugün AK Parti ülkemizdeki siyasi partiler içerisinde tek demokratik parti durumunda. AK Parti dışındaki partilere baktığınızda, millete dayatmacı bir siyaset izlediklerini görürsünüz. Bunun dışında, gerçekleştirmiş olduğu icraatlardan da açıkça anlaşılacağı gibi sadece AK Parti, milletimizin özlem ve taleplerine cevap vermeye çalışıyor. Daha açık ifade etmek gerekirse, diğer bütün siyasi partiler millete tepeden bakarken, sadece AK Parti milletimizin hizmetine talip olmuş durumda. Ben de ülkesini ve milletini seven bir insan olarak eğer milletvekili olacaksam mensubu olacağım partinin AK Parti olması gerektiğini düşündüm. Bu kararı aldığım için de son derece mutluyum. Tarihî başarılar elde edildi Partinizin 4.5 yıllık iktidar dönemini nasıl değerlendiriyorsunuz? 4.5 yıllık iktidarı döneminde AK Parti'nin ülkemize çok büyük hizmetleri oldu. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılamayanlar son 4.5 yıl içinde gerçekleştirildi. Her zaman insan eksenli bir parti oldu AK Parti. Bu bakış açısı ile de sosyal güvenliği tek çatı altında topladı. Bugün hem SSK'lı, hem de SSK emeklisi artık 'ben insanım' diyebiliyor. Bu insanlar istedikleri hastanede tedavi olup, istedikleri eczaneden ilaçlarını alabiliyorlar. Ayrıca partimizin gerçekleştirmiş olduğu başarılı icraatlar sonucunda ülkemizin gayri safi milli hasılası 188 milyar dolardan 388 milyar dolara çıkmış durumda. Duble yol projeleri bütün ülkeye yayıldı ve TOKİ ile birlikte 250 bin konut yapılarak başlarını sokacak bir ev hayali kuran insanlar ev sahibi yapıldı. AK Parti iktidarı ile birçok ilimizde modern adalet sarayları inşa edildi. En ücra köşelerdeki köylerimize kadar su, yol ve elektrik götürüldü. Ulaşımdan bayındırlığa, turizmden hayvancılığa kadar hemen her sahada Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşmeyen kazanımlar elde edildi. AK Parti İktidarı görevi süresince elektriğe bir kere zam yapmadığı gibi bir gün bile elektrik kesintisi olmadı. Daha ne diyeyim... Artık saygınlığımız var AK Parti, uyguladığı ekonomi politikası ile hem iş dünyasından büyük övgü aldı, hem de bazı kesimlerce ağır eleştirilere uğradı. Sizin bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Bakınız, bu iktidar, kimsenin cesaret edemediği Türk Parasından altı sıfırı bir çırpıda attı. Artık bizim de saygın bir paramız var! Yine bu iktidar, yapmış olduğu ekonomik çalışmalarla Türkiye'nin dış dünyadaki itibarını artırdı. Şimdiye kadarki hemen bütün iktidarlar, ekonomik yönden sıkıştıklarında IMF ile stand-by anlaşmaları yaptılar. Bunlar yirmiye yakındı. Her birisinde daha çok borçlandık ve hiç birisinin sonunu getiremedik! İlk defa bu iktidar döneminde 26 milyar dolarlık borcumuz 12 milyara indirildi. Turgut Özal'dan sonra çivi çakılmayan bu ülkede kalkınma hızımız eksilere düşmüştü. Kriz üstüne kriz yaşıyorduk. Ülke gelirlerimizin tümü dış borcumuzun yalnızca faizini karşılamaya bile yetmiyordu. Böyle bir ekonomi devralan AK Parti iktidarı hazinedeki 26 milyar dolarlık rezervimizi 68 milyar dolara çıkardı. Bu söylediklerim bile partimin ekonomi alanında elde etmiş olduğu başarıyı anlatmaya yetiyor. Peki ABD ile ilişkilerimiz hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Türkiye-ABD ilişkileri tezkere krizinden sonra istenilen seviyede değil. Özellikle Kuzey Irak'ta konuşlanan PKK'lı teröristlere karşı ABD'nin kesin tavır koymaması ve Türkiye'ye yardımcı olmaması dostluğa ve müttefikliğe sığmıyor. Evet, tezkere konusunda hata ettik, ancak bu durum düşmanlığa ve hele intikama asla dönüşmemeli. Hem Türkiye ve hem de ABD iki büyük devlettir. Her ikisi de güvenliğin ve istikrarın bekçileridir. Öyle de olmaları gerekir. Bu büyüklüklerine yakışır tavır içinde olmayı gerektirir. Her iki tarafın menfaati el ele vermelerindedir. > "Tayyip Bey'in lider olacağı ortaokul yıllarından belliydi" Her yerde konuşulan ve merak edilen Başbakanımız ile aranızdaki dostluk konusuna gelirsek... Kendisi ile ortaokuldan beri tanışıyorsunuz. Öyle değil mi? Evet. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı ortaokul sıralarından beri tanımaktayım. Zaten kendisinin siyasi lider olacağı daha o günlerden belliydi. Ancak bunun için zaman ve zemin (şartlar) de çok önemliydi. O şartlar da kendisi için gerçekleşti ve Tayyip Bey nasıl bir lider olduğunu bütün Türkiye'ye sergiledi. Mütevazı kişiliğinin yanında, son derece kararlı olması bizleri etkileyen en önemli özelliklerinden biridir. Halkının içinden birisi; her an bunun bilincinde ve asla milletine tepeden bakmıyor. Bilakis ona hizmete talip.