'Medya ruhunu kaybetti'

A -
A +

Alternatif Bakış'a bu haftaki konuğum gazeteci-yazar Şakir Süter oldu. Şakir Süter, uzun yıllardır tanıdığım ve deneyimlerinden her zaman istifade ettiğim bir isim. O'nun sayesinde yazılı ve görsel basında birçok önemli ve değerli isimle tanıştım. Kendisi, gazetecilik konusunda her zaman bir 'ağabey' oldu benim için. Kendisinin yanında bulunduğum sürelerde gördüm ki; O, iyi işler yapmak isteyen herkesin ağabeyi... Telefonla yapmış olduğumuz görüşmenin ardından, buluşacağımız yer olarak Şakir Süter'in hayatında belki de bulunmaktan en keyif aldığı mekan olan, çalıştığı Akşam gazetesinin merkez binasını kararlaştırdık. Açıkça söylemem gerekirse, randevumuza giderken söyleşinin ana konusunun sohbetimiz sırasında ortaya çıkacağını biliyordum. Gerçekten de öyle oldu ve sıcak bir ortamda başlayan sohbetimiz, ülkemizdeki yazılı ve görsel basının durumu ile bulunması gerekli olan nokta üzerinde yoğunlaştı... Umarım yapmış olduğumuz sohbetten sizler de keyif alırsınız. O zaman buyurun sohbetimize... Muhasebeci gazeteci olamaz > Ülkemizde özellikle son dönemlerde gazetecilik mesleği hakkında farklı yorumların yapıldığını görüyoruz. Çekirdekten yetişen bir gazeteci olarak bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Günümüzdeki medya kavramının içine; gazete, televizyon, radyo ve dergi girmekle birlikte, bu yerlerde çalışan herkesi gazeteci olarak kabul etmemiz mümkün değil. Şöyle ki; bir gazetenin veya televizyonun muhasebe kısmında çalışan bir kişi, o gazetenin ekonomik durumu açısından önemli olsa da, o kişi gazeteci değil, muhasebecidir. Bu insanlar, gazetecilerle aynı çatı altında çalışıyorlar diye aynı işi yapıyorlar demek değildir...En profesyonelce ve açıkça gazeteci, "Ekmeğini, sadece gazetecilikten kazanan kişi" şeklinde tarif edilebilir...Şimdi bir adam, hem avukat, hem doktor, hem de borsacı olacak ama aynı zamanda gazetede de yazı yazacak ve bu kişiye gazeteci denilecek. Hayır; o adam gazeteci değil, olsa olsa o konuda uzman olması sebebi ile gazetenin kendisine başvurduğu bir uzman, bir yazardır. Çünkü, ekmeğini gazetecilikten kazanmıyordur...Yaptığı iş, muhabirliktir, çizerliktir veya yazarlıktır ama kazancını sadece ve sadece gazeteden kazanıyordur. Dolayısı ile gazetecilik kapsamına gazetede çalışan teknik elemanları da sokamazsınız. Çünkü, o insanlar gazetecilik mesleğinin tamamlayıcı unsurlarıdır. Evet, onlarsız olmaz ama bu da onları gazeteci kılmaz. Tıpkı muhasebecinin gazeteci olmaması gibi, onlar da gazeteci değildirler. Şevk ve arzu ile yapılmalı > Eski dönemdeki gazetecilik ile bugünü karşılaştırdığınızda arada ne gibi farklar görüyorsunuz? Profesyonelliğin fazlalaşıp, amatörlüğün unutulduğu bir dönem söz konusu. Halbuki gazeteciliği kutsal kılan şey, o amatör tarafı. Yani, gazeteci bir haber karşısında irkilmeli, kendisini çimdiklenmiş gibi hissetmeli. Bunu hissetmesi de amatör bir ruha sahip olmasına bağlıdır. Bugünkü durum ise böyle değil. Bugün, gazeteci adayı arkadaşlar işe başlarken ne zaman izin yapacaklarını, ne kadar ücret alacaklarını sorarak işe başlıyorlar. 'Bunlar önemli değildir' demiyorum ama geçmişle bir kıyaslama yaptığımda, mesela ben gazeteciliğe başlarken hiçbir zaman para konuşmadım ve açıkçası ne zaman para verileceği de beni hiç enterese etmedi...Bu meslek, şevk ve arzu ile yapılması gerekli olan bir meslektir. Aksi halde sağlıklı bir gazetecilikten söz edilemez. > Bu sözlerinizden, yeni nesil gazeteciler hakkında karamsar olduğunuz sonucu çıkabilir mi? Hayır. Az önce belirtmiş olduğum hasletleri taşıyan genç arkadaşlar tabii ki var ve onları görmekten de şahsen çok mutlu oluyorum. Keşke, elimden daha fazlası gelse de bu arkadaşlara daha fazla yardımcı olabilsem. Fakat bu insanların dışındakiler maalesef fazla profesyoneller. Bu noktada dikkat edilmesi gereken, iyi profesyonel olmanın ayrı, fazla profesyonel olmanın ayrı olduğudur. ------- >>> "En büyük problem güven" "Bugün için medyanın en büyük problemi; güven problemidir" diyen Şakir Süter, idealindeki gazeteyi şöyle anlattı: "Maalesef, kamuoyunda yaygın bir şekilde medyaya güvensizlik söz konusu. Yani, gazetedeki manşeti okuyan kişi, bu manşetin o gazetenin patronunun menfaatleri yönünde atıldığını düşünüyorsa, burada çok ciddi bir problem var demektir. Eğer, Türk medyasında bağımsızlık kavramı ciddi bir şekilde yerleşirse, ki bu anlamda ciddi çalışmaların olduğunu biliyorum, Türk medyasının geleceğinin çok parlak olacağını düşünüyorum. İster gazeteler, ister televizyonlar, ister radyolar ve isterse de dergiler, gelir elde edebiliyor, başka bir desteğe ihtiyaçları olmaksızın yaşabiliyor ve bağımsızlıklarını da sağlamışlar ise ideali gerçekleştirmişler demektir. Bu anlamda iyimserliğimi koruyorum." -------- >>> "Basına yabancı sermaye girişine karşı değilim" > Türk medyasına yabancı sermayenin ilgisi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Medya sektörüne yabancı sermayenin girmesine, belli şartlar dahilinde, karşı olmayanlardanım. Günümüzde medya, pahalı ve büyük yatırımların yapılması gereken bir sektör haline geldi...Bence, yabancı sermayeye yani A ulusuna veya B ulusuna mensup bir patron, Türkiye'ye gelerek gazete veya televizyon alacaksa, o televizyon veya radyoda Türkçe yayın yapacağına ve bu kuruluşlara olan ilgi de Türkiye'den olacağına göre, bu televizyon ve radyoların Türkiye'nin çıkarları ile halkın hayata bakış açısına, yani inancına, kültürüne aykırı bir şekilde hareket etmeleri düşünülemez. Hareket etmeleri halinde ise başladıkları yere geri dönerler ve gelecek olan yabancı sermaye de bunun gayet iyi farkındadır. Bu adamlar; 'Müslüman mahallesinde salyangoz satarlar mı?' İşte bu sebeple de, yabancı sermayenin Türkiye'deki gazeteler ne yapıyorsa, bu gazetelerden daha iyisini yapmaya çalışacaklarını düşünüyorum. Sadece para kazanmak için iş yapacaklarsa bırakın yapsınlar. Zaten ülkemizin neredeyse bütün alanlarında dolaylı veya dolaysız yabancı sermaye var ve bu bakımdan toprak bütünlüğüme ve ulusal birliğime halel getirecek bir davranış içinde olmamaları kaydı ile yabancı sermayenin medya sektörü içinde olmasına karşı değilim. Ayrıca, bu gazete ve televizyonları idare edecek kişiler de yine bizim arkadaşlarımız olacağına göre, bu arkadaşlarımızın da bu konuda hassas davranacaklarını düşünüyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.