Ubâde bin Sâmit, talebelerinden Sanabic'in hastalığına üzülüp, ağladığını görünce: - Ne ağlıyorsun, eğer mahşerde sana şehâdet etmeme ve şefâat etmeme müsâade edilirse, şehâdet ve şefâat ederim. Bu Resûl-i ekremden işittiğim bir hadîstir. Size şimdi de Resûl-i ekremin diğer bir hadîs-i şerîfini rivâyet ediyorum. Resûl-i ekrem efendimiz buyurdu ki: "Kim ki Allahtan başka tapacak bir ma'bûd bulunmadığına, Muhammed aleyhisselâmın, Resûlullah olduğuna şehâdet ederse, onun cesedi Cehenneme harâm olur." Ubâde bin Sâmit şöyle anlatır: Bir gün bir zât Peygamber efendimize gelerek sordu: - Yâ Resûlallah, amellerin en üstünü nedir? - Allahü teâlâya îmân ile O'nu tasdik, O'nun dinine hizmettir. Sabırlı ve iyiliksever olmaktır! Allahü teâlâ sana ne kısmet etmiş ise ona râzı olmaktır! Başka bir zamanda da Resûlullah efendimiz o'na şöyle buyurdu: - Ben sizin benden sonra şirke düşeceğinizden korkmam. Sizin için korktuğum mala meyil ve rağbet etmenizdir. Birisi Ubâde bin Sâmit'e dedi ki: - Ben harb ederken Allahü teâlânın rızâsını murâd ettiğim gibi, başkalarının beni övmesini de isterim. Bunun üzerine Ubâde hazretleri buyurdu ki: - Sana bundan kâr yok. Adam üç kere aynı sözü tekrar edince, Ubâde hazretleri, şu hadîs-i şerîfi okudu: "Allahü teâlâ buyuruyor ki: Ben ortaklıktan müstagnî olanların en müstagnîsiyim. Kim ki benim için amel eder ve başkasını da bu amele katarsa, hissemi o ortağıma devrederim." Ubâde bin Sâmit, Eshâb-ı kirâmın en fazîletlerinden biri idi. Peygamber efendimiz zamanında Kur'ân-ı kerîmi tamamen ezberlemiş, ayrıca bir de Mushâf-ı şerîf yazmıştı. Buyurdu ki: "Cehennemin yedi kapısı vardır; üçü zenginler, üçü kadınlar, birisi de fakirler içindir." "Yapacağın işin sonunu düşün, salâh ve iyilik ise onu yap. Azgınlık ise ondan vazgeç!"