Çekirge Çetin, gerçek bir evlat gibi hayatımdaydı her zaman... Önce Türkiye Çocuk Dergisi'nde başlamıştık görünmeye, sonra gazetemizde çıkmaya başladı. Bizim Sayfa ismindeki orta sayfalarda 90 öncesi toplam 3 yıl yayınlandı. (Stop köşemizdekiler 94'ten sonradır.) Bu ilk dönem, birçok karikatür ve çizgi romanlarla birlikte çıkıyorduk gazetede. Bir gün aniden (belki çizerlerin can sıkması veya bir başka sebeple) sayfadaki bütün çizgiler kaldırıldı. Kimin umurundaydı bilmiyorum, ama ben; evladı elinden alınmış bir baba hüznüne sarınmıştım, sesim soluğum kesilmişti!.. * Bir hafta geçti. "Sayfadaki çizgiler artık yayınlanmayacak" diyen müdürüm beni çağırarak; -Enver abi "Hanımanneler çok seviyorlardı, Çetin'in tekrar yayınlanmasını istiyorlar" dedi, diyerek yeni bölümler hazırlamamı söyledi... O dakika, sanki uçabileyim diye sırtımda kanatların çıkmaya başladığını hissetmiştim! Çünkü o söz Çekirge Çetin'in bir çizgi karakter olarak kalıcı olmasını... Ve hatta 94'te başlayan çeyrek sayfalık Stop köşemizde de devam ederek; bizim bölümümüze daha fazla bakılmasını ve yazdıklarımızın okunmasını sağladı... Aldığım binlerce mektupta; "önce Çetin'i sonra yazılarını okumaya başladım" yazar. Bizi bilen hemen herkes önce Çetin'i, sonra fakîri tanıdı. Bunca dostun bilmediğiyse şudur: Çetin'i ve babasını kendileriyle tanışık kılan, Hanımannelerden gelen işte o sözdü... * Pazar günü Eyüp Sultan Camii inanılmaz kalabalık günlerinden birini yaşadı. Cenaze namazında, ben şadırvanlı dış avludaydım ve tekbirden sonra ellerimi güçlükle bağladım. Çünkü hepimiz her yönümüzden bir başka arkadaşa yaslanmış haldeydik... Elbette iyi bilirdik Hanımannemizi. Hep birlikte bunu söyledik. Ve zaten bunu söylemek için oradaydık...