Eyvah, belediye başkanım TikTok yıldızı!

A -
A +

Eskiden yani bundan on yıl öncesine kadar belediye başkanlarının sağ kolu fen işleri müdürü olurdu. Artık bu değişti. Yeni sağ kol belediye başkanının basın danışmanı ya da sosyal medya danışmanı.

 

 

 

25 yıl öncesine kadar yani Refah Partisi ile beraber gelen millî görüş belediyeciliğinde yapılan icraatların en önemli göstergesi insanların refahının artışıydı. Vatandaş yapılan hizmetleri sabah kalkıp işe giderken görürdü, sosyal medyada kaydırırken değil.

 

 

 

Belediye başkanları yağmurluğu, bareti, çizmeyi video çekimleri için değil sabah mesaiye başlarken, derya çamur içindeki mahallelerin derdini çözerken giyerdi.

 

 

 

Birçok ülkede hükûmetleri, devlet başkanlarını değiştirebilecek bir algı gücüne sahip olan sosyal medya elbette belediyeleri de boş geçmedi. Ve ortaya TikTok’ta, Instagram'da ve Twitter'da cereyan eden yeni tür belediyecilik anlayışı çıktı. Sosyal medya belediyeciliği.

 

 

 

Belediye başkanlığını ilk defa kazananlar elbette ki reklamla, tanıtımla kazandı, onlara lafım yok, onların neler yapacağını göreceğiz. Peki şimdi size soruyorum, görevdeyken belediye başkanlığını kaybeden başkanlardan kaçı gerçekten başarısızdı? Ya da şöyle soralım, oy verme davranışımızı belirleyen unsur gerçekten başkanın icraatlarının yetersizliği miydi?

 

 

 

En çok konser yapan, en çok promosyon dağıtan, en çok sokakta gezen belediye başkanı en iyi belediye başkanıdır diye bir algı oturdu zaman içinde. O zaman belediye başkanları neden altyapıyı düzeltsin, neden geleceğe dönük projeler yapsın?

 

 

 

Mesela vatandaş olarak trafiğin sıkışmasından ve trafiği çözmek için yapılan inşaat işlemlerinden dolayı çok çabuk sıkılıp bunalıyoruz ve şikâyetçi oluyoruz. “Belediye her yeri şantiyeye çevirdi” diyoruz ve bu birçok insanın oy verme davranışını etkiliyor yani o zaman inşaat yapmayan, yolları, köprüleri, üst geçitleri, battı-çıktıları yapmayan belediye daha az şikâyet alıyor, bu normal mi?

 

 

 

Daha da ilginci ise şu. Aynı Ukrayna'daki Zelenskiy mevzusu gibi Türkiye'de de Ankara'nın en büyük ilçelerinden birinin başına vali rolü oynamak dışında hiçbir kamu görevinde, hiçbir yönetim faaliyetinde bulunmamış bir kişiyi belediye başkanı yaptık, bu normal mi?

 

 

 

Özetle enteresan bir seçim geride bıraktık. Bence çok öğretici, hepimiz için çok ilginç bir deneyim oldu. Neredeyse genel seçimden fazla konuşulan bir yerel seçim geçirmiş olduk.

 

 

 

Şimdi AK Partili arkadaşlarım arasında çok sayıda üzülen, derin bir üzüntü ve pişmanlık yaşayan insan görüyorum. gazeteci-yazarlardan “nasıl kaybettik” diye soranlar görüyorum.

 

 

 

Siyasete girmediğimiz, bir yerlerden aday ya da bir partide yönetici olmadığımız sürece sorumluluk bize ait değil. Elbette gönülden destekleyebiliriz, desteklediğimiz bir lider var. Ama bu demek değil ki kurumsal bir partinin tüm eksiğini, kusurunu seçmen kapatsın.

 

 

 

Tam tersi biz siyaseti kendi çabamızla, hak ettiğinden fazla beslersek bu sefer siyaset kurumu bunun konforuna alışıyor.

 

 

 

Hatta yeterince çalışmadığında, doğru aday koymadığında ve sonucunda da kazanamadığında vatandaş olarak size-bize kızıyor “Neden oy vermediniz?” diye.

 

 

 

28 Ocak’ta bu köşede yazmışım mesela. “Şanlıurfa’da olacaklar” başlığıyla Yeniden Refah adayı Kasım Gülpınar’ın gelmekte olduğunu yazmışım. 1 Nisan’da da Kasım Gülpınar belediye başkanlığını %40’a yakın bir oyla kazandı.

 

 

 

Peki benim İstanbul’dan, evimden bakıp gördüğümü Türkiye’nin her yerinde teşkilatı olan, Şanlıurfa’nın her mezrasında üyesi olan bir siyasi parti nasıl göremedi? Bunu göremeyenlerden herhangi bir özeleştiri duyduk mu? Hayır. O zaman ben mi üzülmeliyim bir köşe yazarı ya da bir vatandaş olarak?

 

 

 

Hepsinin ötesinde, ben bu seçim sonuçlarında büyük hayırlar olduğunu düşünüyorum. Peygamberimiz hazreti Muhammed aleyhisselamın buyurduğu üzere olanda hayır vardır. Bundaki hayrı görebilen, ders çıkarabilen için belki sonrasında olacak olan çok daha büyük bir kazayı önlemek için belki bu yenilgi yaşanmalıydı.

 

 

 

Ne demişti büyük şairimiz Sezai Karakoç “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır”.

 

 

 

Zafere giden yenilgiler öğretir, pişirir, düzeltir, yanlışla doğruyu ayırt ettirir.

 

 

 

Memleketimiz için en hayırlısı olsun, duamız, temennimiz ülkemiz için.

 

 

 

Şimdiden mübarek bayramınızı tebrik eder, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim, kalınız sağlıcakla.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Turan alptekin 7 Nisan 2024 19:20

Sevgili kardeşim Urfa örneği güzel harika sözum yok pekiii Üsküdar'da ki belediye başkanı da. Mi çalışmadi??? Sorun o değil sorun ne biliyormusun öyle namussuz öyle alçak öyle mikrop bir toplumuz ki parayı verdin mi her işin tamam ne hizmet ne ahlak ne hak ne hukuk. Bu millete demokrasi fazlaultra lüks. Bu milete Putin ve rejimi lazim