Dün 4 saate yaklaşan futbol maçlarının naklen yayın ihalesini maç seyreder gibi izledik. Yorumlar hep şu yönde oldu: "Rakamın 321 milyon dolara (yıllık 466 milyon TL) ulaşması Federasyon ve Kulüpler Birliği'nin başarısıdır." Bu ihaleye Türk Telekom girmeseydi rakam 225 milyon dolarlarda kalırdı. Statlar mı düzeldi? Futbolcu kalitesi mi yükseldi? Şiddet mi azaldı? Avrupa'ya futbolcu veya teknik adam mı ihraç ettik? Dünya Kupası'na mı gidiyoruz? Tribünlerdeki seyirci sayımız mı arttı? Tabata'ya 8 milyon, Mehmet Topuz'a 9 milyon euro veren başkanlar mutlu olmuşlardır. Bundan böyle daha çok para batıracaklar! Türk futbolu yatsın kalksın Türk Telekom'a dua etsin. Telekom durduk yere 100 milyon dolarlık bir katkıya sebep olmuştur. İhaledeki nezaket ve şeffaflık örnektir. Bu da ciddi kurum ve insanların başarısıdır. Sürekli şiddete çanak tutan antrenör, futbolcu ve yöneticilere örnek olmalı. Bakın kazanırken ve kaybederken de insanlar ne kadar saygılı ve kibar. Kaostan mutluluk duyanlar Bank Asya 1.Lig'de ikinci yarı yarın başlıyor. MHK 9 maça 5 tane FIFA hakemi atamış. Tecrübe ve birikim olarak Kamil Abitoğlu da FIFA'lardan geri kalmaz. "MHK hakemlerini Süper Lig'e hazırlıyor. Veya Bank Asya 1.Lig'e de önem ve değer veriyor. Bu arada bir çok hakemini de kupada kullandı" diye düşünenlerdenim. Geçen hafta çok sayıda öküzün altında buzağı arayan vardı. Ama hakemlerin performansı üst düzeyde çıktı. O eleştirileri yapanlar mahcup mu oldular? Asla! Empatiye var mısınız? Elle attırılan bir golün görülmemesi üzerine İrlanda, Dünya Kupası play-off maçında Fransa'ya elendi. İrlanda'nın yerinde biz olsaydık, Trapattoni'nin yerinde de Fatih Terim olsaydı. Neler olurdu? 1- Şenes Erzik vatan haini ilan edilmişti. Siyaset yazanlar dahil Şenes Erzik için "kötü adam" kampanyaları başlatılmıştı. 2- Fransız olan Platini'nin istifası için imza kampanyaları başlamıştı. 3- Elle oynamayı görmeyen İsveçli hakem Martin Hansson'un ülkesinde vergi borcu olup olmadığı araştırılacaktı. 4- Bu hakemin özel hayatı, cinsel tercihleri, uyuşturucu alışkanlığı olup olmadığı medyanın 1 numaralı konusu olurdu. 5- Teknik direktörümüz ve futbolcularımız milli mağdur ilan edilirdi. 6- İsveç'le ilişkilerimiz askıya alınır, İsveç mallarına ambargo gelirdi. 7- Türkiye'deki İsveçli futbolcu olsaydı, güvenliği problem olurdu. 9- İsveç Büyükelçiliği'ndeki koruma sayısı arttırılırdı. 10 - İsveç Elçiliği'nin önüne hergün siyah çelenk bırakılırdı. 11- Muhalefet partisi, mecliste bu konu üzerine soru önergesi verirdi. Ülkemizde bir büyük takım aleyhine böyle bir hakem hatası yaşanmış olsaydı; A- O hakem mağdur olan takımın maçına ilelebet çıkamazdı. B- O hakem hayatı boyunca MHK üyesi olamazdı. Mağdur olan kulüpten ömür boyu veto yemiş olurdu. C- O hakemin kredi kartı ve banka hesaplarını ekranlarda soranlar olurdu. D- Protesto mitingleri ve yürüyüşleri düzenlenirdi. E- Federasyon Başkanı ve MHK Başkanı günlerce uyuyamazdı. F- O hakeme düdük astırılırdı. G- O hakemin tapu ve telefon kayıtları incelemeye alınırdı. Hakemi adam yerine koymuyorlar! Bugün 15 Ocak 2010 cuma... Aralık ayının ilk günlerinde oynanan profesyonel maçlarda görev alan hakemlerin maç paraları henüz ödenmedi. Aradan bir buçuk ay geçti. Federasyonun kasasında para mı yok? Var!. Günümüzde bir paranın bir başka hesaba geçmesi saniye sürmüyor. Peki bu gecikme neden? Bu, hakemleri ciddiye ve dikkate almamaktır! İşte dünkü ihalede rakamı gördük. Sayın Özgener, ben hakemlerin paralarının gecikmesiyle ilgili yıllardır yazdığım yazı sayısını hatırlamıyorum. Federasyondaki bürokrasinin kaynağı kimdir ve neresidir? Toplam 500 bin TL desek, bu para Federasyonun kasasında bir ay fazla bekleyince kimler mutlu oluyor? Bu ülkede aylık faizler çok çok aşağılara gelmiş durumda. Kalıyor tek bir sebep, hakemi adam yerine koyan yok!. Siz sakın inanmayın! Geçenlerde Bilgin Gökberk güzel bir örnek verdi: "Tramvay kullanan eski vatmanlar ekrana çıksa, meslektaşlarını kötüleyip dursa... Mesleki hatalarını, ihmalleri, kendi aralarındaki kavgalarını her akşam anlatsalar, insanlar tramvaya binmekten korkar hale gelir. Kimse tramvaya binmek istemez." Benim de aklıma şöyle bir örnek geldi. By-pass ameliyatı yapan eski birkaç cerrahı televizyona çıkarsanız. Herbiri bu ameliyatın risklerini ve yaptıkları hataları anlatsa: - Bir gün hocamız damar değiştirilirken kalbi yere düşürdü. Bu esnada fazla kan kaybı oldu. Yerde toz, toprak, talaş vardı. Kalbi kirli bir bezle sildik. Lavobada şöyle bir suyun altına tuttuk. Dikiş atılırken, iplik yetmedi. Kalitesiz bir iplikle takviye yaptık. - O da bir şey mi? Bir gün ameliyat esnasında elektrikler kesildi. Çakmak yaktık. Jeneratörler çalışmadı. Bakkaldan mum aldık. - Biz bir gün ameliyathanede çiğ köfte yaptık. - Bizde de bazı cerrahlar ameliyathanede küçük tüpte sucuklu yumurta yaptılar. İddia ve toto oynayan cerrahlar var. Ben içeride puro içen anestezi uzmanları gördüm. Hatta bir hocamız vardı. Bütün ekibiyle ameliyata ara verip bazı dizileri seyrederlerdi. Bu tip ameliyat hikayeleri abartılarak ve insanları korkutarak birkaç hafta anlatılsın. Ameliyat olacak hasta bulamazsınız. Millet by-pass olmaktansa ölümü tercih eder. Şimdi bu hakem senaryolarını dinleyince, bu kulüplere, bu taraftara, bu yöneticilere insanın hak veresi geliyor. Ya öyle hayaller kuruluyor ki... İnanın şu hakemlerin "isteyerek, bilerek, kasten hata yapmalarına" imkân yoktur. Herbiri bir sonraki hafta daha iyi bir maça gidebilmenin arzusunu taşır. A takımının şampiyon olmasını isteyen bir MHK düşünebilir misiniz? Bu defa B ve C takımları o MHK'nın kellesini istemez mi? BAŞLAMA VURUŞU YİNE DOPDOLU Bu akşam saat 22.00'da TGRT Haber TV'de Başlama Vuruşu'nda buluşalım. Havuz nerden nereye geldi? Rekor naklen yayın ihalesinin ayrıntıları. Bank Asya 1.Lig'de 18.haftanın ve Ziraat Kupası'nda 4.haftanın hakem tayinleri. 2016 Avrupa Şampiyonası'na evsahibi olabilecek miyiz? 2012 Avrupa Şampiyonası Grup elemelerinde bizi nasıl bir grup bekliyor? Hakemlerin paraları neden geç ödeniyor? Hepsinin cevabı Ümit Aktan ile birlikte yaptığımız Başlama Vuruşu'nda... Bekleriz.