İnsanın en önemli duyumlarından biri ağrıdır. Günlük klinik uygulamalarında en yaygın yakınmalarından biri de ağrıdır. Sağlık kurumlarına başvuru nedenlerinin %40'ını ağrı şikayeti oluşturur. Ağrı birçok tıbbi ve cerrahi bir hastalığa bağlı olabileceği gibi, ciddi ruhsal düzensizliklere bağlı bir bulgu ya da kişinin hayatında bir şeylerin iyi gitmediğine ilişkin bir bulgu, bir gösterge de olabilir. Ağrı, ateş-nabız-tansiyon gibi ölçülebilir bir bulgu olmayıp, kişinin ruhsal ve sosyal sağlığı ile ilgilidir. Ağrılı bir tıbbi hastalık nasıl kişinin ruhsal durumunu etkiliyorsa, ruhsal durumdaki düzensizlikler de ağrının algılanmasını ve ağrı hayatını etkiler. Ağrı kişinin biyolojik, ruhsal ve psikososyal sağlık ve iyilik durumları arasındaki karşılıklı etkileşime ilişkin bir yakınmadır. Ağrı hoş olmayan, doku hasarı ile ilişkili yorumlanan ya da fizyolojik bozukluk şeklinde ifade edilen bir duygu durumdur. İster bir kırığa bağlı tıbbi nedenlerle oluşsun ister psikopatolojik sebeplere bağlı olsun esas olarak öznel bir yakınmadır. İnsan sağlığına ve iyilik durumuna ilişkin tıbbi ve psikiyatrik bir bütüncül yaklaşımla ele alınması gereken bir yakınmadır. Sıklıkla ciddi bir hayat olayı ruhsal gerginlik ve çöküntüye neden olabilir. Bu tür vücutta psikolojik ve zamanla diğer hastalıkların gelişimi kolaylaşır. Psikolojik savunmaların yıkılması ya da yeterli olmaması durumu söz konusudur. Hastalar bazen zorlayıcı hayat olaylarının farkında değildirler veya ifade edememektedirler. Çatışmalar ve duyguların sözle ifade edilmemesi durumudur. Gerginlik, baş ağrıları, migren, ülser ağrıları, çene eklemi ağrıları, bağırsak ağrıları (karın ağrısı) gibi problemlerde bu türlü zorlu süreçler söz konusudur. Zorlayıcı hayat olayları, duygu durumundaki bozulma ve ağrı arasında ilişki vardır. Eşleri doğum yapan müstakbel babaların herhangi bir organik sebep olmaksızın karın ağrısı ve bulantı yakınmaları ilkel toplumlarda sıklıkla tanımlanmıştır. Bu durum ileri toplumlarda %2-11 oranında bildirilmiştir. Toplumun ağrı acı çekme dayanıklılık gibi beklenti, rol ve tutumları şüphesiz ağrılı uyaranlara verilen bireysel cevabı etkiler. Ağrının insanlar arası iletişime dönük bir anlamı vardır. Ağrı sembolik ve sözsüz bir anlam taşır. Buna dönük duygusal yatırım ilk bebeklikte başlar. Çocuk ağrı-acı çekme annenin ilgisi arasındaki ilişkiyi öğrenir. Ağlayan bebek ağrıyan yeri annesi tarafından öpüldüğünde etki ile susar. Ağrı depresyonda sıklıkla kaydedilen bir yakınmadır. Depresif durum her türden hoş olmayan yakınmayı artırır. Sürekli ağrı şikayeti olanların, tıbbi kontrolleri normal çıktığında bir de psikolojik kontrolden geçmeleri uygun olur.