Bebeğin duruşu, eşinin (plasenta) yerinde olup olmadığı, gebelik kesesi içerisindeki suyun yeterli olup olmadığı belirlenir. Bebekte herhangi bir anomalinin (başında, vücudunda, el kol ve bacaklarında) olup olmadığı, iç organlarının normal olup olmadığı, yüz anomalileri gibi problemlerin tesbitinde yardımcı olabilir. Anne karnında bebek ölümü tesbiti, bebeğin duruşunun normal olup olmadığının belirlenmesi, bebeğin hareketleri ve nefes alıp vermesi tesbit edilebilir. Ayrıca rahim ile ilgili myom, yumurtalıklarla ilgili kist gibi problemler de tesbit edilebilir. Gebelikte ultrasona giriş sıklığı ortalama 3 kezdir. Ancak klinik seyre göre gerektiğinde daha fazla da girilebilir. Şayet girilen ultrasonografide şüpheli bir durum tesbit edilirse daha spesifik olan üst düzeyde görüntü kalitesine sahip 2. düzey ultrasonografiye de girilmesi gerekir. Gebelikte ultrasonografi 1960'lı yıllardan itibaren kullanılmaktadır. Günümüze kadar bebekler üzerine olan etkileri araştırılmış ve incelenmiştir. Yapılan sayısız takip ve çalışmalarda bebek ve anne üzerinde, gerekse uygulayan hekim üzerinde oluşan herhangi bir biyolojik değişim kesinlik kazanmamıştır. Buna rağmen bazı etkilerin kesinlik kazanmasa da var olabileceği göz ardı edilmemeli ve ileride ortaya çıkabilecek etkilerden korunmak amacıyla gereksiz yere veya fazla sayıda ultrasona girilmemesi gerekir. Gerekli durumlarda ise kısıtlama getirilmemelidir. Ultrasonografinin sadece bebek cinsiyeti gösterme aracı olarak görülmemesi, hekimin gerekli gördüğü durumlarda ve sayıda kullanılması sağlıklı gebelik seyri ve sağlıklı bebek sahibi olma adına önemlidir.