Gebelik genellikle şayet daha önceden varsa ülserasyonun genişlemesine neden olur ve gebelik sırasında nadiren ilk atağa rastlanır. Gebelikteki bazı hormonal değişiklikler mide hareketlerini azaltır. Asit salınımı ise değişmez. Gebelikte peptik ülser hastalığı görülme oranı düşüktür. Yaklaşık 4000 doğumda bir görülür. Yüksek tansiyonla seyreden gebeliklerde daha sık rastlanır. Ülser hastalığının şiddetlenmesi de genellikle doğumdan sonra lohusalık döneminde ortaya çıkar. Ülserin klasik bulguları yemek veya antiasit ilaçlarla geçen yanıcı ağrıya bağlıdır. Peptik ülser hastalığı gebelikte sık rastlanılan basit mide ekşimeleri ve yanmalarından ayırt edilmelidir. Ülseri olan hastalar genellikle ağrıdan ziyade rahatsızlıktan (hazımsızlıktan) şikayet ederler bunu da hazımsızlık olarak tarif ederler. Peptik ülser bulguları yemeklerle baskılanır ve yaklaşık 1-2 saat sonra tekrar geriye döner. Benzer şekilde antiasitler de ağrıyı giderebilir ve tanıyı destekler. Sıklıkla tanı mide veya bağırsaktaki ülserin direk endoskopik olarak gözlenmesi ile konur. Mide kanseri nadir olmasına rağmen birçok hekim endoskopik işlem sırasında biyopsi alınmasını tavsiye eder. Radyasyon nedeniyle ilaçlı röntgen çekimlerinden kaçınmak gerekir ve endoskopi de daha tanısal değeri olan bir metottur. Tesbit edilmiş peptik ülser bozuklukları gebelik esnasında semptomatik olarak rahatsız edici yiyeceklerden sakınmak ve antiasit kullanımı ile tedavi edilebilirler. Sigaranın bırakılması, yatak istirahati, stresten uzak durma ve bunun gibi tavsiyelerde bulunulabilir. Klasik ülser ilaçlarının gebelikte kullanımı sakıncalıdır. Doktor tavsiyesi olmadan ilaç alınmamalıdır. Genelde bebek, kanayan yırtılmış peptik ülser gibi anneyi zora sokan durumlar olmadıkça peptik ülser hastalığından kötü şekilde etkilenmez. Doğum sonrası dönemde peptik ülser aktive olabileceğinden ve kanama ile sonlanabileceğinden dikkatli olmak gerekmektedir.