İki nedene bağlı organ ve sistem değişikliği olmaktadır.1- Yaşlanmaya bağlı morfolojik değişiklik 2- Östrojen eksikliğine bağlı genital ve extragenital değişiklikler. Bunların içinde kardiovasküler ve kemik dokusundaki değişiklikler en önemli yer tutmaktadır. Dünyadaki ölüm nedenlerinin başında iskemik kalp hastalığı gelmektedir. Doğurgan yaşta kadınlar erkeklere nazaran 2.5-4.5 kat daha az kalp riskine sahipken 55 yaşını aşmış kadında koroner damar hastalığı görülme sıklığı 10 kat artmaktadır. Bu östrjenin kalp sistemi üzerindeki etkisini açıkça ortaya koymaktadır. Nitekim genç erişkinlik döneminde erkeklerle kadınlar arasındaki farklılık menopozu takiben yavaş yavaş ortadan kalkmakta ve yaklaşık 10 yıl sonra eşit düzeylere ulaşmaktadır. Böylece kalp damar hastalıklarına bağlı ölümler menopoz sonrası kadınlarda ilk sıralara yerleşmektedir. Kardiyovasküler sistemden sonra en büyük risk kemik dokusunda oluşan kayıp ve buna bağlı osteoporozdur. Osteoporoz=Düşük kemik kitlesi ve kemiğin kırılganlığının artmasına ve sonuç olarak kırık riskinin artmasına yol açan, kemik dokusunun mikro-yapısının bozulması ile seyreden bir hastalıktır. Azami kemik kitlesi ortalama 30-35 yaşında tamamlanır. Irksal özellikler, coğrafi özellikler, kötü beslenme, inaktivasyon, metabolik hastalıklar, menopoz, stres, sigara ve alkol gibi birçok genetik ve çevresel faktöre bağlı olarak değişen hızlarda azalmaya başlar. Belirli bir eşik düzeye indiğinde ise osteoporoz ve kırık riski başlar. Beslenmede alınan calsium kütlenin seviyesi açısından önemlidir. Postmenopozal kemik kaybı kırık riskini artırır. Bir kadının hayatı boyunca görülen toplam kemik kaybının %75'i menopoz sonrası dönemde meydana gelir. Bu kaybın %52-66'sı östrojen eksikliğine geri kalanı ise yaşlanmaya bağlıdır. En sık vertebralarda (omurga) kayıp oluşur. Uzun kemikler daha geç etkilenir fakat daha hızlı kayba girerler. Kırık eşiğine gelindikten sonra kırıklar görülmeye başlar. Spontan veya küçük travmalar sonucu meydana gelir.