YAZI DİZİSİ
Osman Sağırlı'nın
FİLİPİNLER izlenimleri
14 BİN KM ÖTEDEKİ MÜSLÜMANLAR -3-
Moro'daki Müslümanların lideri Hacı Murad İbrahim, "Bu topraklarda asırlardır Müslümanlara karşı uygulanan bir katliam var. Siyasi çözüm olmayınca biz de düşmanlarımız gibi silah kullanmaya başladık. Şimdi bizi terörist ilan ediyorlar. Yani kendi durumlarını itiraf ediyorlar" dedi.
Ertesi sabah ise programımız boyunca sık sık karşılaştığımız Mücahitlerin karargahı var sırada. Bazı kamplarını ziyaret imkânı bulduğumuz 120 bin silahlı mücahitin komutanını ziyaret edeceğiz. Dağlar tepeler aşıyor ve büyük bir bahçenin önünde duruyoruz. Filipinler'e bağlı Mindanao Adası'nda 13 yıldır Müslümanların bağımsızlıkları için mücadele veren Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) Başkanı Hacı Murad İbrahim'in karargâhındayız. Kapıdaki ağır silahlı mücahitlerin oluşturduğu kordonu geçip bir salona giriyoruz. Duvarda bir tarafında Kelime-i Tevhid ve kılıç diğer tarafında ise sarı ay yıldızdan oluşan MILF'in bayrağı yer alıyor. Ayrıca çatışmaların sürdürüldüğü bölgelerin de haritaları detaylı bir şekilde gösteriliyor. Bir süre sonra Hacı Murat İbrahim bulunduğumuz salona geliyor. Bizlere hoş geldiniz dedikten sonra iltifatlarda bulunuyor. Cafer ve Musa Moro'da bulunma gerekçelerimizi anlatınca İbrahim, Müslümanların birbirine destek olması gerektiğini söylüyor. Zamanımız oldukça sınırlı olduğundan hemen sohbete geçiyoruz. "İstediğinizi sorun. Dünya Moro Müslümanlarının çektiği sıkıntıları bir de sizin vasıtanızla öğrensin. Burada verdiğimiz mücadelenin Filistinli kardeşlerimizinkinden farklı olmadığını insanlar öğrensin. Çünkü Onlar da biz de öz vatanlarımızda azınlık durumuna getirilen insanlarız" diyor.
BİZİ YALNIZ BIRAKMAYIN
Bu mücadelede medyanın oldukça önemli olduğuna ve Müslümanlara ait meydanın bu meseleye olan duyarsızlığına da vurgu yapan İbrahim, "Ne olur bizi yalnız bırakmayın" diyor ve sıkıntıları anlatmaya başlıyor; "Burası Müslüman topraklarıydı. Önce İspanyollar ardından ABD'lilerin sömürgesi altına giren bu topraklarda tam 500 yıldır mücadele ediyoruz. Son 65 yılımızı ise özellikle 71'den sonra Filipinler hükümetine karşı veriyoruz. Buraları Hıristiyanlaştırmak istiyorlar. Direniş sırasında tam 125 bin insanımızı kaybettik. 12 milyon Müslümanın hayatı tehlikede her fırsatta topraklarımıza saldırılıyor. Bizim burada mal mülk sahibi olmamız, ürünlerimizi satmamız, yönetimde görev almamız yasak. Biz en kısa sürede barış görüşmelerinin tekrar başlamasını istiyoruz. Daha nereye kadar tecrit edilmiş bir şekilde yaşayacağız? Filipin hükümeti ile MILF arasında 13 yıl süren müzakereler sonucu bir özerklik anlaşması imzalanmasına karar verildi. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin 4 Ağustos 2008'de yürütmeyi durdurmasının ardından bölgedeki sular bir türlü durulmuyor. Anlaşma, Müslümanlara ayrılmış olan topraklardaki Özerk Yönetimin çerçevesinin genişletilmesini, Müslümanların bulunduğu topraklardan çıkan yeraltı zenginliklerden elde edilecek gelirin %25'nin Müslümanlara verilmesini ve Moro halkının kendi iç güvenliğini sağlamasını öngörüyordu. Ancak Filipinler Yüksek Mahkemesi, bu anlaşmayı imzalanmadan birkaç saat önce, bazı Filipinli Hıristiyan milletvekillerinin itirazının ardından anlaşmanın imzalanmadan önce söz konusu milletvekilleriyle istişare edilmesi ve onların bilgilendirilmesi gerektiği yönünde verdiği kararla bu anlaşmayı durdurduğunu ilan etti.
TESLİM OLMAYACAĞIZ
Hükümet son olarak MILF'ye 3 komutanını teslim etmesi karşılığında barış görüşmelerine yeniden başlamayı teklif etti. Ama biz kabul etmedik. Böylece barış havasının yerini 'savaş ortamı'aldı. Anlaşmazlığın ardından hükümet güçleri ile MILF birlikleri arasında patlak veren çatışma eğer araya birileri girmezse artarak sürecek. Çünkü biz teslim olmayı düşünmüyoruz. Hükümet güçleri aşırı güç kullanıyor, hava saldırıları yapıyor, sivil-asker ayrımı yapmaksızın gelişigüzel bombardımanda bulunuyor. Bu saldırılarda birçok ev yakıldı ve yağmalamalar arttı. Atılan bombalarla kadın ve çocuk çok sayıda Müslüman katledildi .
Yüksek Mahkeme'nin 4 Ağustos'ta yürütmeyi durdurma kararı altında Hıristiyan politikacıların Müslümanların güçlenmesinden korkması yatıyor. Hükümet ile MILF arasında, güneydeki milyonlarca Müslüman için ata topraklarından oluşan bir anavatan oluşturulmasına yönelik geçtiğimiz yıllarda mutabakata varılmıştı. Manila hükümeti, bazı MILF üyelerinin, Mindanao Adası'nda son üç yılda bazı cemaatlere saldırarak sivilleri öldürmesi ve mallara-mülklere zarar vermesi üzerine barış anlaşmasından çekilmek zorunda kaldık. Çünkü bizi yok etmek istiyorlar. Filipinlerdeki Müslümanlar terör, baskı ve zulümle karşı karşıyadır. Bakın şu mübarek ramazanda bile Filipinler hükümeti Müslümanlara yönelik saldırılarını hafifletmiş değil. Biz hâlen en iyi tercihin barış sürecine dönmek olduğuna inanıyoruz. Güney'deki şiddetin, adayı Irak ya da Afganistan'a dönüştürmesinden korkuyoruz. Biz bunu istemiyoruz. Filipin devletinin sorunu oyuncak haline getirdiği Müslüman Moro halkına karşı görevlerini yerine getirmekten ve kamuoyunu harekete geçirmekten aciz kaldığı bugünlerde Morolu Müslümanların duaya ihtiyacı var.
BİZ TERÖRİST DEĞİLİZ
2001 yılına kadar çeşitli İslam ülkelerinden yardımlar alıyorduk. Buna Türkiye de dahil. Ancak 11 Eylül her ne kadar ikiz kuleleri vurmuş gibi görünse de olan bize oldu. İslam alemi, 11 Eylülden sonra artık bize yardım etmemeye başladı. Yapılan yardımlar bir anda kesildi. Biz burada zor durumda kaldık. ABD bizi 12 tehlikeli örgütten biri olarak kara listeye alınca Müslümanlar buralara yardımı kesti. Ama aynı ABD ve AB buralara her türlü yardımı yapıyor. Bizi El Kaide ile aynı kefeye koyuyorlar bunu asla kabul etmeyiz. Çünkü biz işgal edilen topraklarımızı ve Müslümanca yaşama haklarımızı geri almanın derdindeyiz. 125 bin insanımızı öldürenler mi terörist yoksa ölmemek için mücadele eden bizler mi?
FİLİPİN ORDUSU VAR GÜCÜYLE
Bölgenin asli yerlisi Müslümanlarla Filipinlerin Kuzeydoğusundan bölgeye getirtilerek yerleştirilen Hıristiyan yerleşimcilerin karışık bir şekilde bulunduğu arazilere el koyarak, Müslümanların sadece sel baskınlarının vurduğu topraklarda mahsur kalmaları sağlandı. Filipinli Savunma eski Bakanı ve Filipin Devlet başkanlığı resmi sözcüsü Edwardo Armitta ise bir gazeteye verdiği demeçte aslında ne tür bir mumaleye tabi olduığumuzu gözler önüne seriyor. Armitta, "Ordumuza bağlı kara kuvvetlerinin ve deniz kuvvetlerinin %63'ü, ağır top birliklerinin %40'ı, zırhlı birliklerin %50'si ve hava kuvvetlerinin %63'ü Mindanao'daki savaşa aktarılmıştır" diyor. Varın gerisini siz hesaplayın." Hacı Murad İbrahim ile yaptığımız söyleşinin ardından karargâhtan ayrılıyoruz. O gece sabaha kadar oteldeki odamdan silah sesleri duyuyorum. Mindanao'dan ayrılırken Cafer, "Müslüman coğrafyanın en sorunlu bölgelerinden biri olan Moro halkı, Müslümanın Müslüman üzerinde hakkı vardır" diyor benden söylemesi. Elçiye zeval olmaz.
Hacı Murad İbrahim Mutlaka başaracağız
1999 yılına gelindiğinde yeni bir teşkilat kurduk. Bu sayede İslami Eğitim programını başarıyla uyguladık. Kısa bir zaman içinde de Moro Müslüman halkının yüzde 70`ini teşkilatımızın içine katmayı başardık. Cephemizin üye sayısını ülke genelinde altı milyona ulaştırdık. Direniş gücümüze yoğun katılım sağlandı. İyi eğitilmiş savaşçı sayısı yüz binin üzerine çıktı. Kendi ürettiklerimiz, çeşitli kaynaklardan edindiğimiz silahlarla yüzde altmışlık bir silahlanmayı gerçekleştirdik. Ekonomik program çerçevesinde de kişisel ve gruplar halinde özel teşebbüsü teşvik ettik. Çeşitli engellere rağmen halkımızı manevi, siyasi ve iktisadi gelişmesi yönünde İslami programlarımızı başarıyla uygulayacağız.
Göz göre göre katliam
1972 yılında Müslümanlara karşı şiddetli bir katliam hareketi başlatıldı. İbadet yerleri, camiler, medreseler, mescidler ve yerleşim merkezleri her taraftan karadan ve havadan bombalandı. Bu durumda Müslümanlar silaha başvurmak zorunda kaldılar. Müslümanlar bu vesile ile siyasi direnişden silahlı direniş hareketine geçtiler. 1972 yılından bugüne kadar tarafsız kaynaklara göre 125 bin Müslüman şehid edildi ve 300 bin ev yakıldı. Gayri resmi rakamlarda şehid sayısı 135.000 ve yakılan ev sayısı 500 bini buluyor. Fakat şu anda halen binlerce Müslüman yaşlı kadın çocuk mülteci kamplarında çok zor şartlar altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.