AÇILDI GONCA VE LAKİN AÇILMADI GÖNLÜM

A -
A +

Mart ayı... Canlanmanın, dirilmenin, ataletten kurtulmanın müjdecisidir. Kurşuni gökyüzünden, erken kararan havadan, bitmek bilmeyen geceden kurtulmanın muştucusudur.

Kışın en yoğun yaşandığı şehirlerde, kasaba ya da köylerde bile hayvanlar çıkarlar dışarı. Mecburi istirahatten kurtulurlar zavallılar. Bir söz vardır Anadolu’da, “Mart kapıdan baktırır...” diye. Kanaatimce çok eskide kalmış olmalı.
Bizim gibi, “ay”lar da değişti artık. Kazma kürek yaktıracak bir “mart” yaşanmıyor nicedir. Kanlar kaynamaya, gözler ışıldamaya başlar, hayvanlar da coşarlar.
Sonbahar kış aylarında bütün esvaplarından sıyrılarak kuru bir kütük hâlini alan ağaçlar, bu ayda elbiselerini giymeye başlarlar.
Rahimlerinde muhafaza ettikleri tomurcuklarını patlatırlar yavaş yavaş. Bilirler ki; dışarısı artık nesillerinin devamı için uygun vasatta.
           ***
Mart, baharın müjdecisidir...
Edipler en ümit verici yazılarını bu ayda yazmışlardır.
Şairler sevdalarını bu ayda haykırmışlar.
Sevdaların terennümleri, bestekârın besteleri, dimağların berraklığı, nehirlerin gümrahlığı farklıdır Mart’ta.
Annelerin ninnileri bile...
Yaşama sevinci, had safhadadır.
           ***
Bir mart günüydü... Rektörlerimizle Antep’te toplantı yapmıştık. Pırıl pırıl bir hava, her taraf yeşillenmiş, çocuklar kuzuların ardından koşuyor, Antep’e has “keme” mantarı çıkmış, kebabı yenmişti. Bir grup rektörümüz Halep’e geçmek istiyordu. Çok kolaydı. Halep Üniversitesi rektörü arandı. Organizasyon yapıldı. Bizi kapıda karşıladı çok kısa bir süre sonra da Halep’te idik. Yemek yediğimiz için üzülmüştü rektör. Bahar Halep’e de gelmişti. Halep sokakları cıvıl cıvıl, burada da çocuklar kuzuları yakalamaya çalışıyorlar, parklarda sallanıyorlar, kayıyorlardı. Buranın da ekinleri yeşermişti... Her zamanki gibi güzel, çok güzel ağırlanmış ve Antep’e dönmüştük. İlk kez gören rektörlerimiz hayranlıkla anlatıyorlardı. Baharın ilk günlerini Halep’te yaşamak onları mutlu etmişti...
           ***
Bahar ve başlangıcı Mart için Ali Şir Nevai, o meşhur şiirinde niçin böyle pessimist bir ruh hâlini yansıtmıştı.
Acaba diyorum, onulmaz bir sevdanın ızdırabı mı, yoksa o zaman da “gördüğünden geri kalan” insanların hâline acıdığından mı böyle bir şiiri yazmıştı?
Kim bilir!
O hangi mülahaza ile yazmış olursa olsun, benim okurken ne hissettiğimdir önemli olan.
           ***
Benim bu şiirden hissettiğim... Bahar, kuşlar, çiçekler, böcekler, canlanma, sevdalanma, çocuklar, salıncaklar, kuzular, bebekler, güller, goncalar...
Siz de ekleyin bahar da aklınıza gelenleri.
Birkaç bahardır bunları yaşayamıyorum, Halep ziyareti geliyor aklıma mart ayında, Halep sokaklarında koşan bebeler, bizi mutlu etmek için çırpınan ev sahibi, çarşıda Arapçaya çalan Türkçe ile “hoş geldiniz, hoş geldiniz” sesleriyle para almadan ikram edilen Halep tatlıcısı üşüşüyor zihnime.
Halep sokaklarını inleten Sabah Fahri’nin  türküleri, kendine has okuma tarzları ile minarelerden yükselen müezzinlerin Ezan-ı Muhammedî sesleri çınlıyor kulaklarımda.
Hatta çok kilolu 13-14 yaşlarında bir çocuğa fazla yememesi konusunda takılışım geçiyor gözümün önünden. İlgili ilgisiz cümle arasında “Elhamdulillah ki Türkiye’miz var” diyen bastonuna dayanmış, kavruk yüzlü sert bakışlı Halepli amcanın  sarılışını özlüyorum mart aylarında...
           ***
O çocuklar nerede acaba şimdi, o tatlıcı, yaşlı amca neredeler... Aylan bebek, o amcanın torunu olmasın sakın!.. 
“Şişko” diye takıldığım çocuk şu an 18-19 yaşlarında, cephede olmasın?.. Tatlıcının dükkânı yerle bir olmuştur da, kendisi de mülteci kampında sabahtan akşama kadar oturuyor mudur?
Her neyse?!..
           ***
Eskiden anlam veremezdim Ali Şir Nevai’nin bu şiirine.
Nasıl olur da bahara insanın gönlü meyletmez ve nasıl olur da gonca açılır da gönül açılmaz..
Şimdilerde çok daha iyi anlıyorum bu şiiri:
 
Bahar boldu ve gül meyli kılmadı gönlüm,
Açıldı gonca ve lakin açılmadı gönlüm...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.