ŞIRNAK’TA ÜNİVERSİTE OLUR MU?

A -
A +
78 milyon nüfus,
190 üniversite,
5 milyon öğrenci,
Üniversite öğrenci sayısı birçok Avrupa ülkesinden fazla,
Müthiş bir zenginlik...
           ***
7-8 sene önce “Her İl’e Üniversite” sloganı ile üniversiteler açılmıştı.
Dananın kuyruğu kopmuştu. Eleştiriler en acımasızından yapılıyordu.
“Şırnak’ta, Hakkari’de, Tunceli’de, Batman’da...”
“Kırşehir, Nevşehir, Artvin’de üniversite olur mu idi?"
“Her il’e üniversite açılmalı mı idi?”
Uzatmadan söyleyeyim.
Evet olur! Çok da iyi olur! Çok da iyi olmuştur.
Fazla değil, yedi sene evvel devletin açtığı üniversitelerin hemen hepsini YÖK üyesi olarak kurulduğu yıllarda ziyaret ettim. Çoğunda rektörün oturacağı bir oda bile yoktu. Belediye iş merkezinde eğitime başlayanı da vardı, lise binasında eğitim verenleri de...
O gün de ümitliydim. Bugün de ümitliyim...
Ümitliydim. Çünkü engelleyici, küçümseyici eleştiriler 1955’te Ege Üniversitesi için de yapılmıştı, 1957 yılında Atatürk Üniversitesi kurulduğunda da, ODTÜ kurulduğunda da yapılmıştı. Ama bugün her birisi dünya üniversitesi, bilim âleminin yüz akı üniversiteler.
Geçenlerde bu üniversitelerimizi tekrar ziyaret etme şansı buldum. Her biri, âdeta çölde açan gül gibi ya da karanlıkta kandil gibi. Bölgesine güzellik ve aydınlık veren kurumlar hâline gelmişti.
Mesela Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi. 3500 dönüm alan üzerine kurulmuş, sosyal tesisleri, laboratuvarları, AR-GE faaliyetleri ve kadrolarıyla pırıl pırıl, ışıl ışıl...
Kilis öyle, Bitlis öyle,
Muş, Hakkari, Gümüşhane öyle...
Yerel yönetimle, halkla bütünleşmiş, Üniversite kapıları vatandaşa ardına kadar açılmış. Az bir şey mi?
Denilebilir ki; binayı dikmek kolay, peki hoca kadrosu?..
Emin olunuz ki bu üniversiteler, üniversitede çalışmayan doktoralı bilim adamlarını bünyelerinde toplamış, hem onların mevcut birikiminden daha fazla faydalanılmış, hem de o bilim adamlarımız akademik camiaya kazandırılmıştır. Bu arada kaynaklar ayrılarak, mevzu bahis üniversiteler adına gerek yurt içindeki gelişmiş üniversitelere, gerekse yurt dışına elemanlar gönderilerek akademik kadrolar zenginleştirilmiştir.
Burada bir gerçeği de vurgulamamız lazım.
Tabii ki bu kadar kısa sürede ODTÜ’nün, Boğaziçi’nin, Marmara’nın ya da İstanbul Üniversitesinin performansı onlardan beklenemez.
Bir çocuk, en az bir sene sonra yürüyebilir.
İyiyi kötüyü daha uzun zamanda fark edebilir.
Yirmi yıl sonra ancak verim alınmaya başlar.
Malum olduğu üzere üniversitelerin üç misyonu vardır; Bilimsel çalışma, Eğitim, Toplumun (bölgenin) sorununu çözme. Kanaatimce dördüncüsü “sosyalizasyon”.
Her üniversiteden her alanda bilimsel çalışma beklemek yanlıştır. Dolayısı ile bu üniversitelerimiz bölgenin sosyal statüsüne katkı sağlaması açısından önemli görevler görmektedirler.
Bugün görüyorum ki; ümidim boşuna değilmiş.
Allah devlete zeval vermesin.
Kararı veren ve destekleyen siyasi iradeye, bürokrasiye,
Ayrıca canla başla çalışan kurucu rektörlere ve onların çalışma arkadaşlarına şükran borçluyuz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.