Beş vakit namazın farz oluşu

A -
A +

Dünkü makâlemizde birazcık, beş vakit namazın farz oluşundan bahsetmeye çalışmıştık. Bugün de aynı konuya devâm etmek istiyoruz. Mâlikî mezhebi âlimlerinden İmâm Kurtubî [v. 671 /1273], "El-Câmi li-Ahkâmi'l-Kur'ân" isimli 20 cildlik eserinde: Nisâ sûresinin 103. âyet-i kerîmesindeki, "Kitâben mevkûten=muakkateten mefrûdaten yanî vakitleri belli farz" demektir. Zeyd İbn-i Eslem demiştir ki: "mevkûten=müneccemen" yanî namazları o vakitlerinde edâ edersiniz. Lügat âlimlerine göre manâ, "her bir namaz, belli bir vakitte farzdır" demektir cümlelerinden sonra, bunu îzâh da etmiştir. Şâfiî âlimlerden Kâdî Beydâvî [v. 685 / 1286], "Envâru't-Tenzîl ve Esrâru't-Te'vîl" isimli 2 cildlik tefsîrinde: "Kitâben mevkûten=Vakitleri tahdîd edilmiş bir farz olarak" demektir. "Hiçbir hâlde onları vakitlerinden çıkarmak câiz değildir..." demiştir. Hanefî âlimlerden İmâm Nesefî [v. 710 / 1310], "Medârikü't-Tenzîl ve Hakâiku't-Te'vîl" adlı 4 cildlik tefsîrinde, "Kitâben mevkûten=bilinen vakitlerle tahdîd edilmiş bir farz olarak..." demiştir. İmâm Celâlüddîn el-Mahallî [v. 864 / 1460] ile İmâm Celâleddîn e-Suyûtî [v. 911 / 1505] "Tefsîru'l-Celâleyn" isimli 2 cildlik eserlerinde: "Kitâben=mektûben yanî fardan" demektir. "Mevkûten" ise, "vakitleri takdîr olunmuş yanî muayyen zamanlar olarak bildirilmiş" demektir ki, bu vakitlerden tehîr edilemez [Tabîi ki takdîm de edilemez, yanî evvele de alınamaz] demişlerdir. İmâm Celâleddîn es-Suyûtî [v. 911 / 1505] ayrıca, "ed-Dürrü'l-Mensûr fi't-Tefsîr bi'l-Me'sûr" isimli 6 [bazı baskılar 9] cildlik tefsîrinde ise, konuyla ilgili bütün hadîs-i şerîfleri zikrederek âyet-i kerîmeyi genişçe açıklamıştır. İLK VE SON VAKİTLER Nisâ sûresinin 103. âyetiyle ilgili bazı "Tefsîr" kitaplarındaki bu iktibâslardan sonra, Peygamberimizin konuyla ilgili bazı hadîslerine de temâs edelim: Hicretten iki sene evvel, Mi'râc mu'cizesinin ertesi günü [14 Temmuz günü] Cebrâîl aleyhisselâm, Kâbe kapısı yanında, Peygamberimize imâm olarak iki gün namaz kıldırmış ve namaz vakitlerini göstermiştir. Ebû Dâvûd'un "Sünen"i, Tirmizî'nin "Sünen"i, Ahmed İbn-i Hanbel'in "Müsned"i, Abdürrezzâk İbn-i Hemmâm'ın "Musannef"i, İbn-i Ebî Şeybe'nin "Musannef"i, İbn-i Huzeyme'nin "Sahîh"i ve Hâkim'in "Müstedrek"i gibi hadîs kitaplarında ve pekçok fıkıh kitâbında [ayrıca bazı tefsîr kitaplarında da] yer alan hadîs-i şerîfte namaz vakitleri beyân edilmiştir. Ayrıca fıkıh kitaplarında da şu ibâreler yer almaktadır: Cebrâîl aleyhisselâm, Kâbe kapısı yanında, Peygamberimize imâm olarak iki gün namaz kıldırmıştır. Bu konudaki hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Cebrâîl aleyhisselâm, Kâbe kapısı yanında, iki gün bana imâm oldu. İkimiz, fecir doğarken sabâh namâzını, güneş tepeden ayrılırken öğleyi, her şeyin gölgesi kendi boyu uzayınca ikindiyi, güneş batarken [üst kenârı kaybolunca] akşamı ve şafak kararınca yatsıyı kıldık. İkinci günü de, sabâh namâzını, hava aydınlanınca; öğleyi, her şeyin gölgesi kendi boyunun iki katı uzayınca; ikindiyi, bundan hemen sonra, akşamı, oruç bozulduğu (açıldığı) zamân; yatsıyı gecenin üçte biri olunca kıldık. Sonra, yâ Muhammed, senin ve geçmiş Peygamberlerin namaz vakitleri bunlardır. Ümmetin, beş vakit namâzın her birini, bu kıldığımız iki vaktin arasında kılsınlar dedi." [Halebî-yi kebîr, et-Tefsîru'l-Mazharî, Mukaddimetü's-salât] Namaz sayısının beş olduğu, bu hadîs-i şerîften de anlaşılmaktadır... "ALLAH'I TENZİH EDİN" Peygamberimizin amcazâdesi, "Tercümânü'l-Kur'ân", "Bahru'l-İlim" ve "Hıbru'l-ümme" gibi sıfatlarla anılan Abdullah İbn-i Abbâs'a (radıyallahü anhümâ), "Kur'ân-ı kerîmde, beş vakit namazı bildiren âyet hangisi" diye suâl edildiğinde, şu meâldeki âyet-i kerîmeyi okudu: "Akşama girerken, sabâha ererken, gündüzün sonunda ve öğle vaktinde Allah'ı tenzih edin." [Rum 17-18] "Akşama girerken"den maksat, akşam ve yatsı namazları, "sabâha ererken"deki sabâh namazı, gündüzün sonundaki, ikindi namazı, öğledeki de, öğle namazıdır. (Celâleyn) [İnşâallah başka bir fırsatta yine bu konudan bahsetmeye çalışırız.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.