Fukahâ tabakâtına dâir...

A -
A +

Geçen haftaki 2 makâlemizde, birer nebze, fıkıh ilminin ehemmiyeti ve genel olarak fukahânın tabakalarından bahsettik...

 

 

 

Müctehidlerin en yüksek tabakası olan “Müctehid fid-dîn=Dînde müctehid veya Müctehid Fiş-Şer'=Şerîatte müctehid”: “Dînî hükümleri, Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerden çıkarırken, kendine mahsûs kâide ve usûl koyan mezheb sâhibi müctehidlerdir.” Bunlara, “müctehid-i mutlak” da denir.

 

Dört mezhebdeki fukahâ (dînî hükümleri bildiren fıkıh âlimleri), yedi derecedir. Birincisi, “müctehid fiş-şer'” olan tabakadır. Dört mezhebin imâmları böyledir.  (Ahmed Cevdet Paşa)

 

Büyük fıkıh âlimi, seyyid, allâme Muhammed Emîn İbn-i Âbidîn (rahimehüllah) buyurmuştur ki: “Fakîhlerin başı, İmâm-ı a'zam'dır ve fıkhın dörtte üçü ona âittir.”

 

Müctehidlerin 2. tabakası, “Müctehid fil-Mezheb”: “Mezhebde müctehid; mezheb reîsinin (imâmının) koyduğu usûl ve kâidelere uyarak, dört delîlden (Kitâb, yâni Kur'ân-ı kerîm, sünnet, icmâ', kıyâs), hüküm çıkaran İslâm âlimleridir. Bunlara, “müctehid-i mukayyed” veya “müctehid-i müntesib” de denir.

 

İmâm Ebû Yûsuf, İmâm Muhammed Şeybânî ve İmâm-ı a'zâm'ın bunların derecesindeki (İmâm Züfer, İmâm Hasan bin Ziyâd gibi) diğer talebeleri, “müctehid fil-mezheb”dir. Bunların çıkardıkları hükümlerden bâzıları, İmâm-ı a'zam'ın çıkarmış olduğu hükümlere uymayabilir. İctihâd derecesine yükseldikleri için, bunların kendi çıkardıkları hükümlere uymaları şarttır. (Kemâl Paşazâde Ahmed bin Süleymân)

 

“Müctehid fil-mezheb” olan İmâm Muhammed Şeybânî, din bilgilerinde bin kadar kitâb yazmıştır. Talebesinden olan İmâm-ı Şâfiî'nin annesini nikâh ettiği için, vefât edince, kitâbları İmâm-ı Şâfiî'ye kalarak, onun bilgisinin artmasına vesîle olmuştur. Bunun için İmâm-ı Şâfiî; "Yemîn ederim ki, fıkıh (dînî hükümler konusundaki) bilgim, İmâm Muhammed'in kitâblarını okumakla arttı. Fıkıh bilgisini derinleştirmek isteyen, Ebû Hanîfe'nin talebesi ile berâber bulunsun" buyurdu. (Seyyid Ahmed Zühdü Paşa, el-Mecmûatüz-Zühdiyye)

 

“Müctehîd fil-mezheb” olan âlim, kendi mezheb imâmına uymayabilir. Kendi re'yi ile fetvâ (dînî suâllere cevâb) verir. Fakat delîlleri, mezheb imâmının usûl ve kâidelerine göre arar. Bu kâidelerin dışına çıkmaz. (İmâm-ı Süyûtî)

 

“Müctehid-i Mukayyed”: Mukayyed müctehid, Müctehid fil-Mezheb. Mezheb imâmının koyduğu usûl ve kâidelere uyarak, delîllerden yeni hükümler çıkaran İslâm âlimidir.

 

Müctehidlerin 3. tabakası ise, “Müctehid Fil-Mes'ele”: Mezheb reîsinin (imâmının) bildirmediği mes'eleler için, mezhebin usûl ve kâidelerine göre hüküm çıkaran İslâm âlimidir.

 

“Müctehid fil-mes'ele”nin, mes'elelere âit çıkardığı hükümlerin, mezheb reîsinin koyduğu esâslara uygun olması şarttır. Hassâf, Tahâvî, Kerhî, Şemsül-eimme Hulvânî, Şemsül-eimme Serahsî, Pezdevî ve benzerleri olan derin âlimler, bu üçüncü tabakadan olan müctehidlerdir. (Kemâl Paşazâde Ahmed bin Süleymân)

 

Hicretin dört yüz senesi geçtikten sonra müctehid-i mutlak yetişmediği için, bu târihten sonra gelen âlimleri taklîd etmek câiz değildir. Bu târihten evvel yetişmiş olan bir müctehidin mezhebini öğrenmek için, âlimlerin söz birliği ile kabûl ettikleri İslâmî hükümleri bildiren fıkıh kitablarını okumak lâzımdır. (İmâm Münâvî)

 

 

 

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı'nın önceki yazıları...