HAC İBÂDETİNE DÂİR

A -
A +
Hac" ibâdeti, hem bedenî, hem de mâlî bir ibâdettir. "Belli bir yeri, belli bir zamanda, belli şeyleri yaparak ziyâret etmek" şeklinde ta'rîf edilmektedir.

İslâm âleminden ve müslümânların yaşadıkları dünyâ ülkelerinin her tarafından olduğu gibi, güzel ülkemizden de müslümânlar grup grup/kâfileler hâlinde hacca gitmeye başlamışlardır. Hepsine "hacc-ı mebrûr", sa'y-i meşkûr" ve "zenb-i mağfûr" temennî ediyoruz.

Hac, ancak, "Hac Ayları" adı verilen belli zaman içerisinde yapılabilir. Hac ayları, Şevvâl-i Şerîf, Zil-ka'de ve Zil-hicce aylarıdır [Zil-hicce ayının da ilk on günüdür]. Bu aylar girmeden önce veya bu aylar geçtikten sonra, hacla ilgili menâsikten herhangi biri yapılamaz. Zâten hac ibâdeti, "belli bir yeri, belli bir zamanda, belli şeyleri yaparak ziyâret etmek" şeklinde ta'rîf edilmektedir.
Ma'lûm olduğu üzere, "Ka'be-i Muazzama"yı ziyâretle ilgili iki temel ibâdet vardır: Bunlardan biri "Hac", diğeri ise "Umre (Ömre)"dir. Bilindiği gibi, İslâmın beş şartından sonuncusu (ya'nî beşincisi) olan "Hac" ibâdeti, hem bedenî, hem de mâlî bir ibâdettir.

Hac ibâdetinde, bir takım meşakkatler/zorluklar bulunduğu için, Sevgili Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), hac yapacağı zaman, "Allâh'ım onu bana kolaylaştır ve benden kabûl buyur" diye duâ buyurmuştur. [Umre (Ömre) ibâdeti için de aynı duâyı yapmıştır.]
Ayrıca, Peygamber Efendimiz (aleyhi's-salâtü ve's-selâm), "Hac menâsikinizi benden alınız (öğreniniz ve benim yaptığım gibi yapınız)" buyurmuştur.

Hac ve Umre (Ömre) ibâdetleri, ayrı ayrı yapılabileceği gibi, hac ayları içerisinde, bunların ikisi birlikte de yapılabilir. 

Hanefî mezhebine göre, gücü yeten müslümânlara, ömürlerinde bir def'a olmak üzere, "Hac" farz, "Umre (Ömre)" ise "sünnet-i müekkede (kuvvetli sünnet)"dir.

[Mâlikî mezhebinde umre de, gücü yeten müslümânlara, ömürlerinde bir kerre müekked sünnettir. Fakat Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde, şartlarını taşıyanlara umre de, hac gibi, ömürde bir kerre farzdır.]

Hac ve umre ibâdetlerinin, bütün şart ve rükünlerine, vâciplerine, sünnet ve müstehablarına, mendûp ve edeplerine riâyet edilerek ve yasaklarından kaçılarak yapılabilmesi için, hacca gitmeden önce, uygun, faydalı, makbûl ve mu'teber bir "Hac ve Umre Rehberi"ni, dikkatli bir şekilde okumalı, yapılacak ve yapılmayacak işleri iyice öğrenmelidir.

Zilhiccenin 9. günü olan Arefe gününde, Arafât'ta bulunmayan ve vakfe yapmayan bir kimsenin haccı sahîh olmaz. Arefe günü boyunca, Arafât hudûdu dışında bulunan kişinin, vakfe farzı yerine gelmediğinden haccı sahîh olmaz. Çünkü "ihrâm", "Arafât'ta vakfe" ve "tavâf-ı ifâda/ziyâret" haccın farzlarındandır.

Eğer vakfe, "Arefe Günü"nden bir gün önce veya bir gün sonra yapılacak olursa, tekrâr Arafât'a çıkmak gerekir. Çıkılmazsa, "Haccın Farzları"ndan birinin yapılmaması sebebiyle hac sahîh olmaz. Sonraki senelerden birinde tekrâr hac yapmak gerekir. Bu, Cuma namazını Perşembe gününde kılmak gibi bir şey olur. Cuma günü, Cuma namazını tekrâr kılmak lâzım gelir.
[Önümüzdeki hafta inşâallah konuya dâir birkaç kelime daha ilâve etmek istiyoruz.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.