İmâm-ı Eş'arî ve İmâm-ı Mâtürîdî hazretleri

A -
A +
İmâm-ı Mâtürîdî ve İmâm-ı Eş'arî hazretleri, Eshâb-ı kirâmın, Tâbiînin, dört mezhep imâmının ve Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri îmân ve i'tikâd bilgilerini açıklamışlardır.

Dünkü makâlemizde birer nebze kendilerinden bahsettiğimiz İmâm-ı Mâtürîdî ve İmâm-ı Eş'arî hazretleri, ayrı birer mezhep kurmamışlar, Eshâb-ı kirâmın, Tâbiînin, dört mezhep imâmının ve onlardan sonraki Ehl-i sünnet âlimlerinin nakil ve tevâtür yolu ile bildirdikleri îmân ve i'tikâd bilgilerini açıklamışlar, anlaşılmasını kolaylaştırmak için kısımlara bölmüşler ve herkesin anlayabileceği şekilde yaymışlardır.

Bunlardan İmâm-ı Eş'arî, İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin talebe zincirinde bulunmaktadır. İmâm-ı Mâtürîdî ise İmâm-ı A'zam hazretlerinin talebe zincirindedir.

Şimdi "Herkes Kur'âna bağlanmalı, çünkü Peygamberin mezhebi ne idi? Eshâbın mezhebi mi vardı?" diyenler çıkıyor. Bazı kimseler de, "Peygamber, ne Hanefî, ne de Şâfiî idi, Sünnî de değil idi" diyorlar. Bunların bu sözlerinden sünneti de, mezhebi de bilmedikleri anlaşılıyor. Askerlikte, kara, hava ve deniz kuvvetleri vardır. Genelkurmay, karacı, havacı veya denizci değildir diyerek bu kuvvetlerden ayrı sayılır mı? Kuvvetler Genelkurmaya bağlı olduğu gibi, mezhepler de Resûlullaha bağlıdır. Nasıl ki kuvvet komutanlıkları birbirinin yardımcısı ise, mezhepler de öyledir. Kendi mezhebine göre yapılması güç olan bir iş başka mezhebe göre yapılır.

"Mezhep İmâmı" demek, Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiş olan dîn bilgilerini, Eshâb-ı kirâmdan işiterek toplayan, kitâba geçiren büyük âlim demektir. Yine bunlar, açıkça bildirilmeyenleri, açıkça bildirilmiş olanlara benzeterek meydâna çıkaran derin âlimlerdir.

Eshâb-ı kirâmın her biri müctehid ve mezhep İmâmı idi. Her biri kendi mezhebinde idi. Hepsi de, mezhep İmâmlarımızdan daha üstün idi. Mezhepleri daha kıymetli idi. Fakat bunlar kitaplara yazılmadığı için, mezhepleri unutuldu. Peygamberin, Sahâbenin mezhebi nedir? demek, ordu kumandânı, hangi bölüğün eridir veya fizik öğretmeni, hangi sınıfın talebesidir demeye benzer. Çünkü Sahâbenin her biri bir mezhep imâmı, hattâ mezhep imâmlarının hocaları idi. Resûlullah Efendimiz de bütün kâinâtın hocası idi. (el-Mîzânü'l-Kübrâ, el-Hadîkatü'n-Nediyye)

Ehl-i sünnet âlimleri, mânâları açık olan "nass"ları, zâhirleri üzere almışlar; yani, böyle âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere açık olan mânâları vermişler, zarûret olmadıkça böyle nassları, "te'vîl etmemişler", bu mânâları değiştirmemişlerdir. Kendi bilgileri ve görüşleri ile hiçbir değişiklik yapmamışlardır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.