İslam kardeşliği hakkında birkaç kelime...

A -
A +

Yüce Rabbimiz, bütün kullarının, tüm insanların îmân etmelerini, ibâdet yapmalarını, verdiği ni'metlere şük-retmelerini, güzel ahlâka sâhip olmalarını, kendi aralarında kardeşçe yaşamalarını, sevişmelerini, birbirlerine yardımcı olmalarını istemiş ve bunları emretmiştir. İnanan insanların da kardeş olduklarını ilân etmiştir. Bilindiği üzere, "Kardeş" denildiğinde, ilk akla gelen, "aynı anne ile babadan dünyâya gelen kişi"ler olmaktadır. Nitekim Cenâb-ı Hak, "Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Hem de sizi soylara ve kabîlelere ayırdık ki birbirinizi tanıyasınız. Biliniz ki Allah katında en iyiniz, takvâsı en ziyâde olanınızdır. Şüphesiz ki Allah, herşeyi bilen ve her şeyden haberdâr olandır" (Hucurât, 13) buyurarak, bütün insanlığın neseblerini (soylarını) ve cinslerini bir anne ve babaya bağlamıştır. Aynı anne ve babadan doğan veya ortak değerlere sahip olan kimseler, Arapça'da "Ah=Eh" kelimesiyle ifâde edilmektedir. "Ahî" demek "kardeşim" demektir. "Ah=Eh" kelimesinin çoğulu olan "İhve" ve "İhvân" kelimeleri ise, "Kardeşler" manâsına gelmektedir. KIYÂMET GÜNÜNDE!.. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh), Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedir: "Kıyâmet gününde, Allahü teâlâ, bir münâdîye şöyle çağırmasını emreder: "Dikkat edin. Ben, sizleri belli bir soyda yarattım. Sizler de kendilerinize soylar edindiniz. Ben, sizin en değerlinizi, en müttekî olanınız kıldım. Siz, bundan yüz çevirip 'falan oğlu falanım' dediniz. Ben, bugün sizin için esâs olarak kabûl ettiğim soy esâsını kabûl eder, yüceltirim. Sizin tesbît ettiğiniz soyları ise alçaltırım." (Beyhakî) Bu hadîs-i şerîf, şu âyet-i kerîmenin bir nevi tefsîri mâhiyetindedir: "Sûra üfürüldüğü vakit, artık onların aralarında ne bir neseb yardımlaşması vardır, ne de birbirlerinin hâllerinden sorabilirler. O zaman tartıda kimin hasenâtı ağır gelirse, (işte) onlar zafere kavuşacaklardır. Kimin de tartıları hafîf gelirse, işte onlar kendilerini hüsrâna düşürenlerdir. Onlar, Cehennem'de ebedî olarak kalacaklardır." (Mü'minûn, 101-103) Ne garîptir ki, geçmişte Arablar'ın soyla-sopla övünüp ataları ile üstünlük taslamaları, İslâmî esâsları, cem'iyetlerinde tatbîk etmelerine mâni olmuştu... Yukarıda bahsettiğimiz "soy-sop kardeşliği"nin dışında, bir de aynı dîne veya dünyâ görüşüne mensûp olmayı ifâde eden "dîn-îmân-akîde kardeşliği" söz konusudur. Mü'minlerin gönüllerini birbirlerine bağlayan en kuvvetli râbıta, bağ; îmân ve takvâ esâsından kaynaklanan "kardeşlik" râbıtasıdır, bağıdır. Bu kardeşlik, Cenâb-ı Hakk'ın mü'minlere bahşettiği en büyük ihsânlarından, en güzel ni'metlerinden biridir. İslâm dininde kardeşlik, bütünüyle, dîn-îmân-akîde temeline dayanmaktadır. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz ki mü'minler ancak kardeştirler. O hâlde [öyleyse], iki kardeşinizin [kardeşlerinizin] arasını bulup-düzeltin. Allah'tan korkup sakının ki merhamet bulasınız [umulur ki esirgenirsiniz]." (Hucurât, 10) MÜ'MİNLER KARDEŞTİR... Binâenaleyh, dünyânın neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşuyor olurlarsa olsunlar, hangi kavme mensûp bulunurlarsa bulunsunlar veya hangi renge sâhip olurlarsa olsunlar bütün mü'minler, kelimenin tâm ma'nâsıyla birbirlerinin kardeşleridirler ya'nî birbirlerinin yakın dostlarıdırlar. Bunlar, kendi aralarında apayrı bir topluluk oluştururlar. Kendi dînlerine-akîdelerine saldıran veya îmâna karşı küfrü tercîh eden kimselere -kendilerine ne kadar yakın olurlarsa olsunlar- aslâ sevgi beslemezler; bu anlamda sadece dîn-îmân-akîde kardeşliğini esâs tutarlar; Rab'lerinin şu uyarılarını aslâ unutmazlar: "Allah'a ve âhiret gününe îmân eden hiçbir topluluk bulamazsın ki, onlar Allah'a ve Resûlüne karşı başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşîretleri olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların kalplerine îmânı yazmış ve onları kendinden bir rûh ile desteklemiştir..." (el-Mücâdele, 22); "Ey îmân edenler, eğer babalarınız ve kardeşleriniz, îmâna karşı küfrü sevip tercîh ediyorlarsa, velîler edinmeyin. Sizden kim onları velî edinirse, işte zulme sapanlar bunlardır" (et-Tevbe, 23) [İnşâallah yarın da aynı konuya devâm etmek istiyoruz.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.