Mübârek "Mi'râc" gecesi hakkında...

A -
A +
Resûl aleyhisselâm, yanına Zeyd bin Hârise'yi de alarak Tâif'e gitti ve oradaki insanlara bir ay nasîhat eyledi. Ancak, onlardan hiç kimse îmânla şereflenemedi!..
                   

"Recep ayının 27. gecesi olan "Mi'râc gecesi" [yani takvîmlere göre bu gece] mübârek gecelerden biridir ki, Sevgili Peygamberimizin "İsrâ" ve "Mi'râc" mucizesiyle şereflendiği, göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü ve Allahü teâlâ ile konuştuğu gecedir...
"Bereketli, hayırlı, faydası bol, feyizli" demek olan "mübârek" sıfatıyla sıfatlanan ve İslâm dîninin kıymet verdiği on husûsi gece vardır ki, bunlar kronolojik sıraya yani hicrî-kamerî sene içerisindeki yerlerine göre Muharremin 1. [Müslümânların hicrî yılbaşı] gecesi, 10 Muharrem (Aşûre) gecesi, 12 Rebîulevvel [Mevlid] gecesi, Receb ayının ilk Cuma [Regâib] gecesi, Receb ayının 27. [Mi'râc] gecesi, Şabânın 15. [Berât] gecesi, Kadir gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Zilhiccenin 9. [Arefe] gecesi, Zilhiccenin 10. [Kurban Bayramı] gecesidir.
Bildirilen bu on geceden başka, Fıtır (Ramazan) ve Adhâ (Kurban) bayramlarının diğer geceleri, Zil-hicce ayının başından 8 gece yani toplam ilk on gecesi, Muharremin 1 ve 10. geceleri arasındaki 8 gece yani toplam ilk on gecesi ve her Cuma ve Pazartesi gecesi de mübârektir.
Resûlullah Efendimiz, 11 yılı aşkın bir zamandan beri, Allahü teâlânın dînini, insanlara teblîğ ediyordu. Ama Mekke halkı, kendilerini dünya ve âhirette mesud ve bahtiyâr kılacak olan bu yüce esaslara îmân etmiyor, üstelik Peygamberimize ve Müslümânlara da çok sıkıntı veriyorlardı.
Sevgili Peygamberimiz, hicretten bir yıl önce, 52 yaşında idi. Resûlullah'ın hem kendisine, hem de Eshâbına uygulanan baskılar, boykotlar, ezâ ve cefâlar haddi aşmıştı. İşkenceye tahammül edemeyen bazı Müslümânlar, Resûlullah'tan aldıkları izinle, Habeşistân'a hicret etmişlerdi.
Mekke müşriklerine karşı kendisini himâye eden amcası Ebû Tâlib, bu senede vefât etti. Bir müddet sonra, 25 yıllık biricik hanımı ve en yakın destekçisi Hazret-i Hatîce vâlidemizi de kaybetti. Hattâ bunlardan dolayı, bu seneye "Senetü'l-hüzün=Âmü'l-hüzün=Hüzün yılı" denilir.
Resûlullah (aleyhisselâm), yanına Zeyd bin Hârise'yi de (radıyallahü anh) alarak Tâif'e gitti ve oradaki insanlara bir ay nasîhat eyledi. Onlardan da hiçbir kimse îmânla şereflenemedi, bilakis onlarla alay ettiler. Bu da Resûlullah Efendimizi çok üzdü.
Ne kadar enteresan bir durumdur ki, başka hiçbir Peygambere nasip olmayan "İsrâ ve Mi'râc Mucizesi", Tâif seferinden müteessir olarak dönen Peygamber Efendimizin, iki yakınını da kaybettiği, kendisini en yalnız ve en çok üzgün hissettiği bir zamanda olmuştur.  [Bu konudan, inşâallah yarın bir nebze daha bahsedelim.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.