Ramazan ayı hakkında...

A -
A +

Yüce Rabbimize şükürler olsun ki, mübârek üç ayların üçüncüsü olan Ramazân-ı şerif ayının gölgesi başımız üzerine gelmiş bulunmaktadır. Bilindiği gibi, 3 gün sonra (yani 27 Ekim Pazartesi günü), "ayların sultanı" olarak bilinen Ramazân-ı şerif ayı başlayacaktır. Sevgili Peygamberimiz, üç ayların ilki olan Receb-i şerifin başında: "Ey Allah'ım! Receb ve Şa'bân aylarında bizim için bereket kıl (yani bu ayları bizim için bereketli eyle); bizi Ramazân ayına da kavuştur" diye duâ buyururlardı. Bilindiği gibi, İslâmın beş şartından biri de, mübârek Ramazân ayında, her gün oruç tutmaktır. Oruç, hicretten 18 ay sonra, Şa'bân ayının 10. günü, Bedir Gazâsından bir ay evvel farz oldu. Sahîh-i Buhârî'deki bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Bir kimse, Ramazân ayında oruç tutmağı farz bilir (vazife bilir) ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur." Zâten "Ramazân" kelimesi de, "yanmak" demektir. Çünkü, bu ayda oruç tutan ve tevbe edenlerin günâhları yanar, yok olur. Demek ki orucun müjdelenen faydalarına kavuşabilmek için, bu ibâdetin Allah'ın emri olduğuna inanmak ve sevâp beklemek lâzımdır. Şeytanlar bağlanır... Ebû Hüreyre'nin (radıyallahü anh) anlattığına göre: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve selem) buyurdu ki: "Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır." Aşere-i mübeşşere'den (Cennet ile müjdelenen 10 büyük sahâbîden biri olan) Ebu Ubeyde bin Cerrâh (radıyallahü anh)'ın şu hikmetli sözünü, bu ayda daha çok hatırlamaya çalışalım: O, vefât etmeden önce: "Namaz kılınız, Ramazân orucunu tutunuz, zekâtınızı veriniz, hac ve umre yapınız. Dünyâ sizi aldatmasın. Allahü teâlâ ölümü yarattı. Herkes ölecektir" buyurmuştur. Büyük sahâbî Selmân-ı Fârisî (radıyallahü anh) hazretlerinin anlattığına göre, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve selem), Şa'bân ayının son günü îrâd ettiği bir hutbede buyurdu ki: "Ey müslümânlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece (Kadir Gecesi), bin aydan (daha) hayırlıdır, faydalıdır. Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri terâvîh namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda farz yapmak gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, oruçluya iftar verirse, günâhları affolur. Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden âzâd eder. O oruçlunun sevâbı kadar, ona da sevâp verilir." Dört şeyi çok yapınız! Eshâb-ı Kirâm, bu önemli açıklamayı dinleyince dediler ki: Ya Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluya iftâr verecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz. Resûlullah (aleyhisselâm) bunun üzerine buyurdu ki: "Bir hurma ile iftâr verene de, yalnız su ile orucunu açtırana da, biraz süt ikrâm edene de, bu sevâp verilecektir. Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası afv ve mağfiret ve sonu Cehennemden âzâd olmaktır. Bu ayda, emirleri altında olanların (meselâ işçi, memur, asker ve talebenin) vazifelerini hafifletenleri (meselâ patronları, âmirleri, kumandanları ve müdürleri), Allahü teâlâ affedip, Cehennem ateşinden kurtarır. Bu ayda şu dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini Allahü teâlâ çok sever. Bunlar: Kelime-i şehâdet söylemek ve istiğfâr etmektir. Diğer ikisini de, zâten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da Allâhü teâlâdan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden ona sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyâmet günü susuz kalmayacaktır." Bir başka hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Allahü teâlâ benim ümmetime, Ramazân-ı şerifte beş şey ihsân eder ki, bunları hiçbir Peygambere vermemiştir: 1. Ramazânın birinci gecesi, Allahü teâlâ mü'minlere rahmet eder. Rahmet ile baktığı kuluna hiç azâb etmez. 2. İftâr zamanında, oruçlunun ağız kokusu, Allahü teâlâya her kokudan daha güzel gelir. 3. Melekler, Ramazânın her gece ve gündüzünde, oruç tutanların affolmaları için duâ ederler. 4. Allahü teâlâ, oruç tutanlara, âhirette vermek için, Ramazân-ı şerifte Cennet'te yer tayin eder. 5. Ramazân-ı şerifin son günü, oruç tutan mü'minlerin hepsini affeder." Kadir Gecesi bu aydadır Bu makalemizi, büyük İslâm âlim ve velilerinden İmâm-ı Rabbânî'nin (kuddise sirruh) "Mektûbât"ından bir nakil yaparak bitirelim. O buyuruyor ki: "Ramazân-ı şerif ayında kılınan nâfile namaz, yapılan zikir, verilen sadaka ve diğer bütün nâfile ibâdetlere verilen sevâp, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda, bir oruçluya iftâr verenin günâhları affolur. Cehennem'den âzâd olur. O oruçlunun sevâbı kadar, ayrıca buna da sevâp verilir. O oruçlunun sevâbı hiç azalmaz. Bu ayda, emri altında bulunanların işlerini hafifleten, onların ibâdet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur; Cehennem'den âzâd olurlar. Resulullah (aleyhisselâm), bu ayda, esîrleri âzâd eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibâdet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene, bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günâh işleyenin bütün senesi, günâh işlemekle geçer. Bu ayı fırsat bilmelidir. Elden geldiği kadar ibâdet etmelidir. Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, âhireti kazanmak için fırsat bilmelidir. Kur'ân-ı kerim Ramazân ayında indi. Kadir Gecesi bu aydadır. Ramazân-ı şerifte, hurma ile iftâr etmek, terâvih kılmak ve hatim okumak mühim sünnettir." (Mektûbât, C. 1, 45. mektub)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.