"Ülü’l-emr"e itaat nedir?

A -
A +

“Emîr [âmir, başkan], mubâh olan bir şeyi emrederse veya yasaklarsa, buna itâat şarttır, çünkü emîrin İslâmiyet’e uygun emirlerine itâat vâcibdir.”


Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîminde meâlen buyuruyor ki:
“Ey îmân edenler! Allah’a itâat edin, Peygambere ve sizden olan ülü’l-emre (emîrlere, âmirlere) de itâat edin!” [Nisâ, 59]
Büyük âlim Abdülganî Nablusî, Nisâ sûresinin 59. âyetinde bildirilen bu itâatin, Müslüman emîrin/âmirin, dîne uygun olan emir ve yasaklarına uymak olduğunu belirtmiştir. [el-Hadîkatü’n-Nediyye fî Şerhi’t-Tarîkati’l-Muhammediyye]
Bu konuda, Peygamber Efendimiz (aleyhis-salâtü vesselâm) da buyuruyor ki:
“Bana itâat, Allahü teâlâya itâattir. Bana isyan, Allahü teâlâya isyandır. Başındaki emîre itâat, bana itâattir, ona isyan ise, bana isyandır.” [Buhârî]
“Başınızdaki emîr, Habeşli siyah bir köle de olsa, ona mutlaka itâat edin!” [Buhârî]
“Hoşuna gitse de, gitmese de, emîrin sözünü dinle ve ona itâat et!” [Buhârî]
“Sırtına vurup malını alsa da, âmirine itâat et!” [Buhârî]
“Emîrin beğenmediğiniz işlerine sabredin! Çünkü itâat etmeyip, o topluluktan bir karış ayrılan, câhiliyet ölümü ile ölmüş olur.” [Buhârî]
“Günâhı emretmedikçe, emîre itâat vâcibdir.” [Beyhekî] (Burada vâcib, farz demektir.)

İslâm âlimleri, bu hadîs-i şerîfler hakkında:  “Âmire kayıtsız şartsız itâat etmek gerekiyor. İsyân etmek ise, kesinlikle yasaklanıyor. Yoksa, zâhiren ona gösterilen itimâtsızlık ve itâatsizlik, aslında onu vekîl edene yapılmış olur. Bu işi beceremedi demenin, emâneti ehline veremedi demenin başka şeklidir” diyorlar.

Yine İslâm âlimleri: “Âmirlerle münâkaşa edilmez. Onların yaptıkları işler, ulu orta tenkit edilmez. Onlara itirâz, onları tayin eden âmire itirâz olur. Bizim yanlış sandığımız bir şey doğru olabilir. Hakkımız sandığımız bir şey de, hakkımız olmayabilir. Hakkımız olsa bile, hakkı kendi elimizle almaya kalkışmamız, anarşiye sebep olur. Âmirlere itâat gerekir” demişlerdir.

Eğer, ortada ihânet gibi bir durum varsa, tabii ki konu, uygun kimselerle istişâre edilip usûlü dâiresinde bir üst makâma bildirilebilir.
İmâm-ı Nevevî (rahimehullah), “Sahîh-i Müslim” ve “Sünen-i Ebî Dâvûd”da geçen bir hadîs-i şerîfi şerhederken; “İşlerin iyi yürümesi âmirlerden sorulur, memûrlardan sorulmaz” buyuruyor.

Peki “Emîr, mubâh bir şeyi yasaklasa, buna uymak gerekir mi?” diye bir sual hâtıra gelebilir. Bu konuda, Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî, “el-Berîkatü’l-Mahmûdiyye fî Şerhi’t-Tarîkati’l-Muhammediyye” isimli eserinde: “Emîr [âmir, başkan], mubâh olan bir şeyi emrederse veya yasaklarsa, buna itâat şarttır, çünkü emîrin İslâmiyet’e uygun emirlerine itâat vâcibdir” buyuruyor. Buradaki vâcib, farz demektir. [Bu mühim konu üzerinde, inşâallah yarınki makâlemizde de duralım.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.