Doluyuz be arkadaş!

A -
A +

Geçen gün feribotta üç yaşlarında bir çocuğun canhıraş feryatlarıyla sarsıldım!.. Minik yavru etrafındaki birçok insanı ve onların yardım etme tekliflerini daha da fazla bağırarak geri çeviriyor "Anne, anne, anneciğim" diyerek sağa sola koşuşturuyordu. Aslında oldukça yakınlarda olan annesini görünce birdenbire ona sarıldı, ana kucağında eridi kayboldu ve sesini kesti. Ve bendeniz de yanımdaki tanımadığım genç adama yorumu patlattım: "Zavallı, apartmanların oda ve balkonlarının dört duvar arasında, hiçbir insanoğluyla temas kurmadan, adeta kavanozda fasulye üretir tarzda yetiştirilen yeni nesil. Biraz daha büyüyünce tetris ve atarilere Japon ve Amerikan çizgi filmlerinin rekabetine düçar ettiğimiz, sonra Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi 'saçmalıklarına' ve bu köksüz kültür yozlaşmasından sonra ellerimizle internet kuyusuna atıverdiğimiz körpecik yavrular... Bütün bunlar yetmezmiş gibi hâlâ newtonist anlayışla şekillendirilmiş 'Zihinsel Zeka' lQ bazlı eğitim ve sınav sistemiyle beyinlerini dumura uğratıp, yüzde sekseni lise mezunu olarak hiçbir meslek sahibi olmadan kaldırım ve disco kültürünün merhametine! (varsa) terk edilen, hasbelkader üniversiteyi kazananların çoğunluğunun da lise mantığından farksız bir ortamda üniversite mezunu meslek sahibi olduğu zannıyla iş hayatına atıldığı bir memleket. Bu memlekette iş yapmak, siyaset yapmak, ilim yapmak diğer ülkelere kıyasla on defa daha zor..." deyiverdim bir çırpıda. Yanımdaki genç bendenizdeki bu ani deşarja maruz kalınca; "Amca siz de amma doluymuşsunuz haa!!" dedi gayriihtiyari. Sonra yolculuk boyunca benim yorumumu irdeledik sakin sakin... Üniversite ikinci sınıfta okuyan genç; yorumuma genelde katıldığını ancak, insanların lise bitirdikten sonra örgün bir eğitim imkânı bulamamalarının şimdi daha az handikap oluşturduğunu, çünkü bilgisayar ve internetin sağladığı imkânlarla isteyen gençlerin bu açıklarını kolaylıkla kapatabildiklerinden bahsetti Yanlış politikalar sonucu! "Yeter ki" dedi sonunda "Devlet bilgi çağının bu hızına ayak uydurabilsin" diye tamamladı. "Ne gibi?" dedim. "Mesela" dedi. (Aslında o "örneğin" dedi de, ben tercüme ettim) "İnternetten üniversite tamamlayıp, diploma alıyorsun. Devlet bu diplomaları özenli ve pozitif bir yaklaşımla değerlendirebilir, işine gelmiyorsa bu şekilde 'Sanal diplomaları' kamu görevleri için kabul etmeyebilir, ama bu insanların özel sektörle buluşmalarına mani olmamalı. Ayrıca Türk özel sektörü de bilgi açığını bu yolla kapatan insanların önünü açarsa, milyonlara ulaşan 'işsiz, lise mezunları' sosyal yarasının tedavisine katkıda bulunabilir. Bu anlayış yaygınlaşırsa, Türkiye gençlerini -sizin de korktuğunuz- kültür yozlaşmasından kurtarabilir. Çünkü bahsettiğiniz 'Yüzükler', 'Potterler, 'kaldırımlar', 'discolar', eğitimdeki yanlış politikaların meyveleridir. İşsiz, hedefsiz ve ümitsiz gençlerin çoğu bunlara tutunacak dal; en azından ruhlarındaki fırtınayı, beyinlerindeki zonklamayı rahatlatacak nesneler olarak yaklaşmaktalar. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim, bu yollara, hatta daha da kötü yollara dalan gençlerin çoğu bu durumdan memnun değiller, kendilerine uzanacak samimi bir eli beklemektedirler!" "Sen de en az benim kadar doluymuşsun arkadaş" dedim dostça. Bilmem ülkemizin insanları, bilim adamları, iş adamları, politikacıları, bürokratları, anaları babaları bu konuda ne kadar dolular!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.