Eleman aranıyor!

A -
A +

İş dünyamızın en önemli problemlerinden biri her sektörün ihtiyaçlarına uygun, yetişmiş elemanlar bulamamaktır. Bu tesbit yıllardır her programda, panelde, zirvede, sohbette dile getirilir. Ancak çözümü için yeterli gayretin gösterildiği söylenemez. Problemi bir bütün olarak ele almak alışkanlığımız olmadığı için problem iki önemli yönde odaklandırılır. Biri üniversite-sanayi ilişkilerinin yokluğu, ikincisi teknik eleman yetiştiren okulların yokluğu ve eksikliği. Elbette bunlar da önemli hususlar ancak iş dünyasının istediği elemanların eğitimi önce ailede başlamaktadır. Etrafınıza bakınız hiçbir çocuk iyi bir usta, iyi bir işçi olmak gibi bir hedef koyuyor mu kendine. Her çocuk ya mühendis, ya doktor, ya da çağın favori mesleği bilgisayarcı olmak derdindedir. Aslında çocuğun erken yaşlardan itibaren gözlenmesi, ilkokul çağından itibaren öğretmen-aile ilişkileri çerçevesinde isteğine ve kabiliyetine göre bir mesleğe ve formasyona yönlendirilmesi gerekir. Aynı zamanda bütün çocuk ve gençlere her mesleğin ve statünün, sıradan işçiden genel müdüre kadar her kademenin aynı öneme ve şerefe sahip olduğu anlayışı aşılanmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde tahmin edilmeyen arzu ve hevesler bataklığına saplanan insanlarla toplam kalitenin gerektirdiği mütevazı kişilikleri oluşturmak mümkün değildir. Lise safhasında "Teknik mi akademik mi?" ayrımının kesin olarak yapılması şarttır. Herkesi üniversite kapılarına yığıp, kendine güveni kalmayan, kazanamadığı için kendini toplumca horlanmış hisseden milyonlarca kişiyi, sıradan işçiler olarak istihdam etmek kolay olmamaktadır. Neye mal olursa olsun Türkiye'nin, belirleyeceği vizyona uygun olarak eğitim altyapısını vakit geçirmeden kurması gerekir. Bu tedbirlerin bir ucu ilkokulsa diğer ucu YÖK'tür. İlkokul hocasına da, üniversite hocasına da güvenip, gerekli yetkiyi veremediğimiz takdirde hiçbir hukuki düzenlemenin de faydasının olmayacağını bilmeliyiz. Mesela Almanya'da danışman öğretmenin fikri ve onayı alınmadan hiçbir öğrenci tahsil hayatına yön veremez. "Efendim suistimaller olur. Bizim şartlarımız, insanlarımız başkadır" masallarını bir tarafa bırakıp cesurca kararlarla bu problemleri çözmeliyiz. Eğer siz öğretmeninize ve öğretim üyenize ülkenin geleceğinin teminatı dediğiniz gençlerinizi gönül rahatlığıyla hâlâ teslim edemiyorsanız -tabirimi lütfen mazur görün- o zaman "çekin kuyruğunu gitsin!" Suistimal yapacak diyelim yüzde beş (haydi on olsun) için yüzde doksanı pasifize ederseniz, on bin, yirmi bin dolarlık milli gelir hesaplarınız vizyon değil illüzyon haline gelir. Eğitimde ülke ihtiyaçlarına uygun eleman yetiştirme en önemli problemimizdir. Bu konuda gereken tedbirleri almayanlara biz nasıl kızıyorsak, bu problemi çözemezsek bizden sonra gelecekler bize daha fazla kızacaklardır. Çünkü iş hayatının hızı elektronik boyutlara ulaşmış bulunuyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.