Çocukluğumdan beri oyunları kurallarına uygun oynamayanlara çok bozulurum. Özellikle kuralları hiçe sayan kabadayılardan nefret ederim. Çünkü kabadayılığın sembol mekanlarından biri olan "Eşrefpaşa"da doğdum. Yıllarım o kültürün içinde geçti. Mahallenin ve delikanlılığın kurallarına uymayanlara hiç iyi gözle bakılmaz o kültürde... Birkaç gündür, şeffaflaşan hayatımızın sağladığı imkanlarla, Meclis Komisyonlarının çalışmalarını izledim. Bir anayasa yapmışsınız. Her ne kadar alternatifi olmadan kamuoyuna sunulduğu negatif bir puan olsa da halkın yüzde 95'inin kabul ettiği bir anayasadır, 1980 Anayasası. Çünkü halkın boş oy atma alternatifi vardı. Halk hazırlattığı anayasaya tam destek vermesine rağmen Evren Paşa'nın açıkça taraf olduğu partiye oy vermemiştir. O anayasa halen geçerlidir Şimdi o yıllardan beri; yani 24 yıldır çeşitli değişiklikler yapılan o anayasa halen geçerlidir. Bu anayasada hukuk devleti olduğu belirtilen Türkiye Cumhuriyeti'nin Meclisinin yaptığı birçok kanunlar vardır. Bu arada Meclis iç tüzüğü vardır. Yani hukukun alt yapısını tam bilemem ama ülkeyi ve bu arada Meclisi yürütmek için vazedilmiş birçok hukuki düzenlemeler vardır. Bütün bunların çizdiği çerçevede bir seçim yapılmış, bir parti tek başına iktidar olmuş, bu parti bir hükümet kurmuş, birtakım atamalar yapmış. Hatta bu atamalardan bazılarını Cumhurbaşkanı onaylamış. Halkın seçtiği bu hükümet tayin ettiği bürokratlara hazırlattığı ve altına imza attığı bir kanun taslağını Meclise getirmiş. Bu taslağın komisyonlarda görüşülmesi sırasında muhalefet milletvekilleri ortalığı kızıştırıp oyunu bozmak isteyen mahallenin yaramazları gibi bas bas bağırıp çağırıyorlar. Sonra da oyunu bozamayınca kös kös oyun alanını terk ediyorlar. Baykal'a zaman tanıyorum.. Geçenlerde Sayın Baykal'a olgun ve örnek muhalefet anlayışından dolayı açıkça teşekkür etmiştim. Eğer arkadaşlarının bu davranışlarını tasvip ediyor olduğunu hissedersem o teşekkürü geri alacağım. Ama bunun için acele etmeyeceğim. Çünkü bazen liderler takımının bazı hissi davranışlarını elektriklenmeyi daha fazla artırmamak için hoş görebilirler. Sayın Baykal da seçim bildirgelerinde daha da köklü değişiklikler önerdikleri kamu yönetimi kanun tasarısına arkadaşları tarafından bu tarz karşı konulmasına bu yüzden karşı çıkmamıştır umarım. Çünkü Türkiye'nin sloganlarla yönetilemiyeceğini yönetimin akademisyeni olanlar daha iyi bilmelidirler...