"Mümkün olursa Hocamın yanına defnedin beni...”

A -
A +
Evet, Hocasının kabrinin bulunduğu mezarlığın kenarında Zehra Ana'ya da bir yer bulundu.
 
Büyük oğlu, annesinin çantasını kurcaladı, beyaz bir kâğıt buldu.
Açtı. Vasiyet yazmıştı:
“Bismillahirrahmanirrahim. İhsan buyurduğu Ehl-i sünnet itikadı, zamanın mürşidi büyük Hocam, sıhhatli bir ömür ve saymaktan aciz olduğum nimetleri için Allaha hamd olsun.
Resul-i Ekremine, Kâinatın Efendisine, sevgilisine, sahibimize naçizane selam olsun.
Hocamdan duymuştum, İmam-ı Gazali hazretleri ‘Hayat, mezardaki sağ ayağın yanına, sol ayağın da gelmesi kadardır’ buyurmuş.
Son sözüm budur; dünya yalan bir yer ve geçici bir durak.
Kimseye maddi borcum, kimseden alacağım yoktur. Aksatmış olduğum namaz ve oruç borçlarım için iskat yapılmasını talep ederim.
Yavrularım…
Sizler için elimden geleni yapmaya çalıştım. Aranızda ayrım yapmadım. Sizi bırakıp gitmedim. Helali hoş olsun.
Sizlerden de son isteğim bana hakkınızı helal etmenizdir. Daha iyi bir ömür sürebilirdiniz. Daha iyi bir anneniz, daha güzel bir hayatınız olabilirdi. Takdir-i ilahi böyleymiş. 
Mümkün olursa Hocamın yanına defnedilmek isterim.”
             ***
Hocasının kabrinin bulunduğu mezarlığın kenarında Zehra Ana'ya da bir yer bulundu.
Çocukları ve onların evliliklerinden doğan birkaç hısım akraba toprağa verdiler Zehra Ana'yı.
             ***
İki gün sonra ziyaretine giden kızı (A.), annesinin 1931 numaralı mezarının kaydığını gördü.
“Ölümünden sonra bile bir yere tutunamadı” diye geçirdi içinden…
Ustasını buldurup, beton attırdı etrafına…
             ***
Zehra Ana’nın hayattaki tek kızı (A.), rahmetli ablasının çocuklarını yanına almak için bodrum katlarına gittiğinde, çok çarpıcı bir şey buldu.
Önce ne olduğunu anlamadı, dudak büktü. “Niye saklamış ki bunu?” dedi.
Beş yaşındaki öksüz yeğeni, “Anneannem buna yazı yazıyordu teyze” dedi.
Defteri daha bir dikkatli kurcaladı (A).
Ve çözdü.
             ***
Zehra Ana, babasının dükkânından aldığı veresiye defterinde her alışveriş listesinin altındaki boşluğa bir şiir yazmıştı.
Şiirler tam bir usta işiydi.
 
      Anneden hediye
 
Anadan hasret kaldım ilk önce
Çok cefalar çektim gündüz ve gece
Hasretlik çekmişim ömür boyunca
Yüküm ağır oldu eşim ölünce…
 
Bu dünyaya geldim bir düş gibiyim
Kar üstüne yağmış bir kış gibiyim.
Siz sılada iniş yokuş gezerken
Ben ise kafeste bir kuş gibiyim...
 
                     ***
 
Kime ne diyeyim
 
Rabbim bilir benim aciz hâlimi,
Ne vasiyet edim, kime ne diyim?
Ondan bekliyorum arzularımı,
Ne vasiyet edim, kime ne diyim?
 
Yaş geldi geçiyor, bitmedi çile
Sıla gurbet oldu, gurbetse sıla,
Mevlam imdat eyler çaresiz kula,
Ne vasiyet edim, kime ne diyim?.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.