"Ayrılırken bir şey almadın mı sen?" -13-

A -
A +

Eşyaları bıraktıktan sonra biraz dinlenip yeniden çıktı genç kadın. Eskiden tanıdığı bir spot mağazasına girdi. Mağaza sahibi babasının arkadaşıydı. - Hüseyin amca beni tanıdın mı? Uzun boylu, altmış beş yaşlarındaki beyaz saçlı, yuvarlak yüzlü adam dikkatlice baktı genç kadına: - Yahu sen Feryal değil misin? Bizim Saadet'in, Abdullah'ın kızı?.. Hay Allah... Ne kadar değişmiş, ne kadar güzelleşmişsin böyle... Ama gözler aynı... Hayırdır kızım, ne işin var buralarda? - Buraya, annemin evine taşındım artık Hüseyin amca. Burada oturacağım. Bunlar çocuklarım. Hüseyin bey kaşlarını çatıp, dudaklarını büzdü: - Dur bakayım, dur bakayım, kafam karıştı şimdi... Kızım sen şu meşhur Coşkunlara gelin gitmemiş miydin? Burada niye oturacaksın? Feryal yutkundu: - Ben boşandım Hüseyin amca. Olmadı, yürümedi. Uyuşamadık. Ben de çocuklarımı alıp geldim. - Hay Allah, deme yahu! Üzüldüm bak şimdi. Ne yapacaksın kızım peki? - Bir iş bulup çalışacağım Hüseyin amca. Sana ev için birkaç parça eşya almak için geldim. Ama çok param yok. Zaman içinde ödemem mümkünse eğer... Hüseyin bey ağlamaklı olmuştu. Yerinden fırladı. Eliyle "beğen istediğini" der gibi eşyaları gösterdi... Feryal teşekkür etti yaşlı adama. Bir buzdolabı, oturacak bir çekyat, bir ocak ve birkaç parça da küçük eşya ilk etapta işini görecekti. Hayata sıfırdan başlıyor, üstelik iki evladının da sorumluluğunu omuzlarında taşıyordu. - Hüseyin amca, ilk önce kullanılmış bir buzdolabı lazım bana. Çocukların sütleri için, yemek için... Bir de yatacak bir çekyat. Ocak falan... Hüseyin efendi başını salladı: - Sen hiç merak etme kızım. Sen bize ananın, babanın emanetisin, gereken neyse, bir ev için ne lazımsa ben hepsini halledeceğim. Ayşe teyzene de haber vereyim, o da bazı şeylerde yardımcı olur. Sadece iki parça eşyayla olmaz bir ev kızım... - Hiç zahmet etmeseydiniz Hüseyin amca... Ben idare ederdim. - Olmaz öyle şey... Adam hemen masasında duran telefona yöneldi. Evini aradı aceleyle: - Ayşe, hemen dükkana gel.. Çabuk acele et ama. Çok önemli... Feryal, tedirgin olmuştu, hemen atıldı: - Zahmet olacak Hüseyin amca, hiç rahatsız etmeseydiniz Ayşe teyzeyi, ben sonra ziyaret ederdim onu. Şimdi kadıncağızın işi gücü vardır... Adam telefonu kapatıp genç kadına döndü: - Olur mu öyle şey, bu bizim görevimiz kızım. Babacığının, anneciğinin az mı hakkı var bizde! Sen gel, elimde birkaç parça senin işine yarayacak şey var. Bir bak bakalım. Dükkanın arka tarafına geçtiler. Burada kullanılmış eski eşyalar depolanmıştı. Küçük eski bir buzdolabı, yine kullanılmış, yüzü biraz eski bir çekyat ayırdı Feryal. Hüseyin efendi biraz çekinerek sordu: - İyi de kızım, ayrılırken hiçbir şey almadın mı sen? Başını iki yana salladı Feryal: - Hayır Hüseyin amca... Ne bir şey aldım, ne de bir kuruş para. Gerek görmedim. Ben bakarım çocuklarıma. Kimseye boyun bükmek istemedim. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.