"Biz büyükler bazen saçmalarız kızım" -5-

A -
A +

Şeref, bir şeyler söylemek ihtiyacı hissetti: - Gel kızım, sen aldırma bize. Biz büyükler bazen böyle ne yaptığımızı bilmeyiz işte. Saçmalarız. - Hep benim karnem yüzünden baba! Keşke sınıfta kalsaydım, diye sızlandı Yasemin. - Olur mu hiç güzel kokulu kızım benim, hiç olur mu? Merak etme, annen döner şimdi, anneannenlere gitmiştir. Bunlar olur geçer. Sen hiç kafanı takma olur mu? Küçük kız "ben hediye falan istemiyorum" diye fısıldadı. Şeref ağlamaklı oldu bu sözleri duyunca... *** Şeref o gece saat on bire kadar bekledi karısını. Gelen giden olmayınca Yasemin'i uyutup dışarı çıktı. Gidip bakacağı ilk yer doğal olarak kayınpederinin evi olacaktı. Kapıyı biraz da çekinerek üç dört kere çaldı arka arkaya. Biraz sonra Pakize Hanımın kafası gözüktü pencereden: - Kim o? - Benim anne... Şeref. - Dur bekle... Allah Allah bu saatte... Şeref, Sena'nın annesinin evinde olmadığını anlamıştı. "Keşke buraya gelmeseydim" diye geçirdi içinden. Ama artık olan olmuştu. Pakize Hanımın meraklı yüzü belirdi kapıda: - Hayırdır Şeref? Ne oldu, bir şey mi var? - Yok anne... Uzun zamandır görünmediniz, bir sorayım dedim... Buradan geçiyordum. Işığı gördüm. Rahatsız etmedim umarım. Babam nasıl? Pakize Hanım şaşkın bir şekilde başını salladı: - İyidir, iyidir... O uyuyor. Az önce geldi kahveden. Ben de televizyon izliyordum. - Peki anneciğim. Haydi siz kaçırmayın izlediğiniz şeyi, bir diyeceğiniz var mı? Kadın bir şey anlamamıştı bu olanlardan. Asla damadının âdeti değildi gecenin bir vakti kapısını çalıp hatır sorması. Başını eğdi yan tarafa: - Yok oğlum, ne diyeceğim olacak. Selam söyle... Genç adam hızlı adımlarla uzaklaştı evin önünden. Karmakarışık olmuştu. Yalan söylemeyi oldum olası beceremezdi zaten. "Nereye gider bu kadın" diye söylenerek yürüdü. Yine kendi mahallesine dönmüştü. Saat neredeyse gece yarısını vuracaktı. Bu saatte bir kadının sokaklarda gezmesi olacak iş değildi. Gittikçe merakı artıyor, bu arada sinirleri bozuluyor ve öfkeleniyordu. Aklına komşuları Seval Hanım geldi. Oldum olası hoşlanmazdı o kadından Şeref. Onun değerlerine göre çok farklı bir kadındı. Kocasından beş sene önce ayrılmıştı. Hiç çocuğu yoktu. Yalnız yaşıyordu. Belki özünde iyi bir insandı ama onun hayatının serbestliği ters geliyordu Şeref'e. Aslında o güne kadar hiçbir yanlışını da görmemişti kadıncağızın... Sakin olmaya çalışarak etrafına bakındı. Seval'in penceresinde ışık vardı. Çekinerek uzandı zile. Bir iki saniyelik bir tereddütten sonra dokundu. Tiz bir şekilde çınladı zilin sesi. Az sonra ikinci katın penceresinden Seval'in başı göründü: - Kim o? - Benim bacım. Şeref. Sena sizde mi acep? > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.