Turgay sigarasından son nefesi çekip teneke kül tablasına bastırdı olanca hırsıyla. Dağıldı izmarit. Derin bir nefes aldı: - Çaresizlik işte... Öfkeden insan şaşırıyor ne yapacağını. Ben de biliyorum aslında yanlış olduğunu ama hakim olamıyorum kendime. Kaybetmek korkusu sanırım!.. Güldü Gökovalı genç: - Oldu mu ya birader? Bak kaybettin bu yüzden... Turgay gülümsedi: - Adın ne senin: - Hidayet... Bana bizim oralarda Çaycı Hidayet derler. Hidayet Özel... Turgay eliyle omzuna vurdu onun: - Seni sevdim Hidayet kardeş... Sen iyi bir adamsın. Hidayet mahcup önüne baktı: - Sağ ol birader, sen de iyi adamsın ama biraz sinirlisin galiba! Gülüştüler. O gün gece yatana kadar konuştular. Hidayet köyünü, Şerife'sini, Ovabükü'nü anlattı. Turgay sessizce; ama keyif alarak dinledi onu. İlk defa o gece fark etti yatağına girince. Hiç arkadaşı olmamıştı Turgay'ın. Paylaşacak, birlikte zaman geçirecek kafa dengi hiç kimsesi yoktu. Bütün hayatının her saniyesini Alev'le doldurmuştu. Yerken, içerken, uyurken, gezerken, çalışırken, kısacası yaşarken sadece Alev vardı. Bu yüzden marazlı bir tutkuyla bağlanmıştı genç kadına. O gece uzun süre uykusuz kaldı. Hayatını gözden geçiriyordu. Gökovalı bir genç adam birden ona eksiklerini gösterivermişti... İçtenliğiyle, saflığıyla Turgay'ın nerelerde yanlış yaptığını ortaya döküvermişti sanki: "Kadın kısmına zor kullanamazsın Turgay kardeş. Onlar küstüm otu gibidir. Yıprandı mı zor toplanır. Solar gider. İçine atar. Bir kadın içine attı mı kork artık! Unutmazlar... Kadın kısmı korktu mu bir kere dokuz takla atsan o korkuyu yok edemezsin. Senin karın korkmuş senden!.." Turgay Hidayet'in söylediklerini düşünüyordu. Gerçekten Alev'i korkutmuştu. Sevgi ile korku bir arada asla barınamıyordu. Sürekli ağır basan ise korku oluyordu. Şimdi yaptıklarından çok pişmandı. Ama asıl onu hırpalayan yüreğindeki kırgınlıktı. Kocaman sevgisinin anlaşılmaması, o sevginin korkuya dönüşmesiydi. Oysa Alev onun için önemliydi. Kaybetme korkusu, başaramama, istediği gibi olmayan, yerinde gitmeyen olaylar... Olan olmuştu artık. Sanki bir gecede olgunlaşmıştı Turgay. Yutkundu. Bütün koğuş uykudaydı. Gözlerini tavana dikti. Kollarını ensesinin altına yastık yaptı: "Bu da geçecek. Cezam neyse çekeceğim. Çıkınca kendime yeni bir hayat çizeceğim. Alev'i de hiç unutmayacağım. O hep yüreğimin bir köşesinde yaşayacak benimle. Bütün bunların sebebi benim. Bedelini de ben ödeyeceğim..." > DEVAMI YARIN