Saliha hanım sevgiyle baktı kızına: - Evlenip gittiğin zaman senin yokluğunu çok hissedeceğim yavrum, kardeşlerinin aklı birer karış havada. Sen en büyük yardımcımsın benim. Özleyip arayacağım seni. Seda bu güzel sözler karşısında zaten içinde birikmiş olan karışık duyguların da tesiriyle tutamadı kendisini. Annesinin boynuna sarılıp hıçkırmaya başladı. Saliha hanım onun yüreğinde kopan duygu fırtınasının yoğunluğunu anlamış olacak ki, şefkatle sarıldı kızına. Saçlarını okşamaya başladı; - Ağlama kızım, çağla gözlü kızım benim. Narin kızım benim, ağlama... - Korkuyorum anne. Hayal kırıklığına uğramaktan korkuyorum. Saliha hanım dudaklarını ısırdı: - Korkma kızım, bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır. Kısmet neyse o olur. Seda burnunu sildi. Yaşlı gözlerini annesine çevirdi: - Beni kandırmış olmasından korkuyorum anne. Babamın yüzüne nasıl bakarım ben o zaman? Saliha hanımın kaşları çatıldı: - Senin ne suçun var kızım? Baban bir şey demez merak etme. Kısmetse olur. Ama bütün bunlar tabii çok da olumlu şeyler değil. Bekleyelim bakalım. Bu sırada Ceyda göründü mutfak kapısında. Gücenmiş gibi baktı annesiyle ablasına: - Oh! Ana kız, muhabbete bakın! Biz üvey evladız ya burada, çöplükte buldunuz beni değil mi? Biliyordum zaten. Uzun zamandır şüpheleniyordum. Saliha hanım başını çevirdi yana: - Tövbe, tövbe yarabbi! Kimlere benzedin sen bilmem ki, söylediğin lafa bak şimdi... - İşte çöplüğe kim terk ettiyse ona benzedim demek ki... Size benzemediğim kesin... Seda gülmeye başladı. Saliha hanım atıldı: - Hiç büyümeyecek bu, hep böyle şımarık, hep böyle çocuk kalacak. Ceyda ise hem kahkahalar atıyor hem de "şefkat istiyorum bendeee!" diye avaz avaz bağırıyordu. *** Rıfat bey çırağı İsmail'e seslendi: - İsmail, makineyi sen kapatırsın çıkmadan. Ben yoruldum, birazdan çıkacağım. - Tamam usta, sen merak etme. Yaşlı adam torna tezgahının başından ayrılıp ellerini yıkadı. Ayaklarının ağrısı son zamanda iyice artmıştı. Üstünü başını silkeleyip paltosunu giymek üzereyken dükkandan içeriye giren yabancı adama baktı. Bu saatte pek müşteri gelmezdi dükkana. Şaşırmış bir şekilde adama doğru yürüdü; - Buyur beyim, bir şey mi istedin? - Sizinle biraz özel olarak konuşmak istemiştim. Rıfat bey hayretle dudak büktü: - İyi ya, konuşalım beyim, hayırdır? Adam elini uzattı gülümseyerek: - Benim adım Cavit. İzmir'den geldim beyefendi. Hayırlı bir iş için görüşmek istemiştim. > DEVAMI YARIN