Tamer'in dışarıda olup bitenlerden haberi yoktu ve Feryal'in görüşme isteğini geri çevirmişti. Hayal kırıklığına uğramış bir şekilde dönmüştü geri genç kadın. Fidase hanım oğlunun davranışına bir anlam veremiyor, onun çok duygusal bir çocuk olduğunu bildiği için sadece utanma duygularının, kendini suçlu hissetmesinin ağır bastığına inanıyordu. Fidase hanım çok değişmişti. Sevecen, ağır bir kadın olmuştu. Feryal'i o kadar seviyordu ki, ona duyduğu minnet bakışlarından anlaşılıyordu. Durmadan tekrar ettiği bir şey vardı: - Sen bana bu yaşımda öyle bir ders verdin ki güzel kızım, bana insanlığımı hatırlattın... *** Tamer hapishane müdürünün kendisini çağırttığını duyunca ranzasında doğruldu. İsteksiz hareketlerle kalktı yavaşça. Ayaklarını sürüyerek takıldı gardiyanın peşine. Müdürün kapısına gelince üzerini düzeltti ve kapıyı tıklatarak girdi içeriye: - Beni istemişsiniz efendim. - Gel Tamer. Otur bakalım şöyle. Bugün bir faks geldi savcılıktan. Senin davanda yeni bir gelişme olmuş, bir kez daha yargılanacaksın. Duruşman yarından sonra. Büyük ihtimalle tahliyen söz konusu. Haber vermek istedim. Tamer heyecanlanmıştı. Şaşkın bir şekilde baktı: - Nereden çıktı bu? - Yeni gelişmeler olmuş, bazı deliller elde edilmiş ve savcılığın talebi ile dava yeniden görülecekmiş. Haydi hayırlısı oğlum. *** Mahkeme reisi kalın çerçeveli gözlüklerinin üzerinden sanık bölümündeki Tamer'e baktı dikkatle: - Söyleyecek bir şeyin var mı? - Hayır efendim.. - Peki oğlum. Yaz kızım, karar... Tamer hakimin söylediklerini rüyadaymış gibi dinledi. Duyduğu tek cümle damarlarında dolaşan kanın hızlanmasına yetmişti bile: - Delillerin yeniden incelenmesi sonucunda Tamer Coşkun'un beraatine.... Mahkeme sonuçlanmış, Tamer beklenmedik bir şekilde beraat etmişti. Şaşkındı. Etrafına bakındı. Kapının ağzında kendisine gülümseyen emektar şoförleri Hikmet'i gördü. Dudakları titredi. Jandarmaların ikazıyla toparlandı. İşlemler birkaç saat sürdü. Akşama doğru Tamer hapishanenin büyük demir kapısından dışarı çıktığı zaman kısa bir süre içinde olsa kaybettiği özgürlüğüne yeniden kavuşmanın heyecanı ve tedirginliği içindeydi. Karşı kaldırımda bekleyen şoför Hikmet koşarak geldi yanına: - Tamer bey, geçmiş olsun. - Sağol Hikmet ağabey. Sağol. İki adam birlikte yürümeye başladılar. Biraz sonra bir çorbacıya oturmuşlardı karşılıklı. Hikmet usul usul konuşuyordu: - Hava limanına giderken olmuş kaza. Berker bey ve eşi orada kaybetmiş hayatını. Biliyorum bu çok acı bir haber ama söylemek zorundayım size. Anneniz ise çok ağır yaralı olarak kaldırılmış. Ama iyileşmiş şimdi. Yalnız, yürüyemiyormuş, tekerlekli sandalyede... > DEVAMI YARIN