Gülbahar olduğu yere çöküverdi!..

A -
A +

Gecenin simsiyah karanlığının içinde bir gölge ürkek ve endişeli adımlarla ilerliyordu. Sanki arkasından gelen biri varmış gibi sık sık arkasına bakıyor, muhtarın evinin önündeki direkten süzülen cılız ışık, adamın alnında biriken terleri parlatıyordu. Hıdır âdeta bir sürüngen gibi süzülerek en sondaki evin tahta bahçe kapısını açtı. Karanlığın üzerinde çökmüş olan sessizlik tiz bir gıcırtıyla dalgalandı. Bahçede huzursuzlaşan hayvanların kıpırtısı üzerine dişlerinin arasından ağır bir küfür savuran Hıdır ayaklarının ucuna basa basa tek katlı kerpiç evin yeşil boyalı kapısına olanca gücüyle vurdu: - Gülbahar, Gülbahar dedim, aç kız çabuk! Çok geçmeden yeşil kapı hafifçe aralandı. Ardından görünen iki telaşlı, korku dolu siyah göz hayretle baktı Hıdır'ın yüzüne. Saçı sakalı birbirine girmişti adamın. Birbirine yakın gözleri, kalın kaşları ve dudaklarının üzerinin tamamını kaplayan siyah bıyığı ile ürkütücü görünüyordu. Orta boyluydu. Eliyle kapıyı olanca gücüyle itti. Gülbahar sendeleyerek geriledi: - Bakınıp durma kız çekil kenara! Karnı burnunda kadın savrulmuştu duvara doğru. Hemen toparlandı: - Korktum gecenin bir yarısında... Hıdır pis bir gülümseme ile baktı karısına: - Korkma işte, benim... Hıdır'ın kolları kısalmış ceketinin önündeki kan lekelerini görünce telaşlı bir çığlık fırladı Gülbahar'ın dudaklarından: - Ne yaptın sen? Neredeydin? Omuzlarını silkti adam: - Çok soru sorma, candarma gelirse bütün gece evdeydim. Bir yere çıkmadı diyeceksin!.. Gülbahar umutsuz bir şekilde bir kez daha haykırdı: - Ne yaptın Hıdır? Sanki büyük bir iş başarmış gibi böbürlendi adam. Kanlı eliyle bıyığını burdu: - Yapmam gerekeni yaptım. Görevimi yaptım. Şimdi sıra onlarda... Gülbahar perişan bir sesle inledi olduğu yere çökerken. Elleri titriyordu: - Allah'ım size akıl fikir versin, nereye kadar sürecek bu? Ya alıp götürürlerse seni? Ben karnımda doğmamış bebeğimle ne yaparım? Hiç mi düşünmezsin bunu? Omuzlarını silkti Hıdır. Bir yandan da üzerindekileri çıkarıyordu: - Ne yapsaydım yani, korkak tavuk gibi kaçsa mıydım? Kanımız yerde mi kalsaydı. O Davulcu Yılmaz'ın kökü kuruyana kadar sürecek bu dava... Bir bizdense bir de ondan... İki bizdense iki ondan! Dişe diş, kana kan! DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.