Aklı Burhan'a kaydı. Aradığı bütün özelliklere sahip bir adamdı o. Ne kadar güzel konuşuyor ve ne kadar anlayışlı davranıyordu insana. Çok yakışıklı bir adam değildi ama hayalinde şekillendirdiği bütün özelliklere fazlasıyla sahipti. Yerinden kalkıp çantasından onun verdiği kartı çıkardı: "Burhan Kesercioğlu-Tekstil Mühendisi-Keserci Tekstil" Göğsüne bastırdı kartı. Kendi kendine kararlı bir şekilde mırıldandı: "Geleceğim Burhan. Biliyorum sen benim düşlerim için önüme çıkan bir fırsatsın." Kaybedecek bir şeyi yoktu kendi düşüncesine göre. Ruhuna yerleşmiş olan sevgisizliği değiştirmek, gönlünce duygularını yaşamak istiyordu. Cüzdanındaki paraya baktı. Çekip gitmeye yetecek kadar parası yoktu. Gözü gibi sakladığı bileziğini çıkarttı çantasından. Bütün sermayesi buydu. Kararlı bir şekilde başını salladı. Oturma odasındaki kanepeye uzandı. Sabah olduğu zaman çok şey değişecekti. Hayatının en önemli günü neredeyse ağarmak üzereydi. *** Şeref kanepede uyumuş kalmış olan karısına baktı, yatak odasından bir örtü getirip üzerini örttü. Bir süre uyurken seyretti onu. Sonra üzüntülü bir şekilde kafasını iki yana sallayarak hafifçe saçlarını okşadı ve ceketini alıp çıktı evden. Eğer bu kadar çok sevdiği karısını son görüşü olduğunu bilseydi evden adımını atmaz, onun yanından bir saniye bile ayrılmazdı... Sena kocası gittikten yarım saat sonra uyandı. Şaşkın bir şekilde etrafına bakındı. Sonra gece verdiği kararı hatırlayarak kalktı yerinden. Doğruca odasına gidip giyindi. Eski plastik çantanın içine iki üç parça giyecek aldı. Zaten fazla bir şeyi yoktu. Kendisine lazım olacak ihtiyaçlarını da toparladıktan sonra kızının odasına girdi. Yasemin uyuyordu hâlâ. Bir müddet yatağının baş ucunda durup kızını seyretti. Öyle masum, öyle habersiz, öyle saftı ki.... İçinde bir sızı duydu Sena. Kendisine hakim olmaya çalışıp parmaklarının ucuna basarak kızının yanına geldi, eğilip onu saçlarından öptü, hafifçe mırıldandı: - Hoşçakal kızım. Emin ellerdesin. Umarım beni anlar ve affedersin... Hoşça kal... *** Genç kadın hızlı adımlarla çarşıya girdi. Dükkanlar henüz açılıyordu. Esnaf, günün gerçekten ağır bir sıcakla geçeceği sabahtan beliren boğucu havadan belli olan bugüne dükkanlarının önünü biraz olsun serinletmek için hortumla sulayarak başlamıştı. Bu saatte açık bir kuyumcu bulabilmek için seri adımlarla yürüdü Sena. Kuyumcular çarşısının sonunda tezgahının başında çayını yudumlayan dükkan sahibini görünce hiç düşünmeden daldı içeriye. Çantasındaki bileziği çıkartıp bankonun üzerine bıraktı. - Bozdurmak istiyorum. > DEVAMI YARIN