Tatsız doğum günü

A -
A +

100 milyon dolarlık F.Bahçe şampiyonluğa oynuyorsa eğer, mutsuz, bezgin, geleceği belirsiz Adanaspor'u Kadıköy'de evire çevire yenip, en azından rakiplerine gözdağı vermeliydi. Öyle bir Adanaspor vardı ki, sahada yedek kalecisinin oyuna girerken çıkan arkadaşından eldiven aldığı bir Süper Lig takımı... Ligin 3.haftasında F.Bahçe'nin 7 gol attığı en az iki katını da kaçırdığı Elazığspor'dan daha dirençsiz bir Adanaspor... İşte F.Bahçe, böylesine ununu eleyip, eleğini duvara asmış bir takımla oynadı. Güney ekibinin oyuncuları "İstanbul'da F.Bahçe ile oynuyoruz. Maçımızı bütün Türkiye naklen seyrediyor" diye bile düşünmüyorlardı. Orta saha sendromu hâlâ sürüyor. Ne zaman atağa kalkılsa, Serhat, Tuncay, Aurelio, Kemal ve Van Hooijdonk rakip sahaya yığılıyor. Tamam da, o naif Adanaspor topu kapıp kontratağa kalktığında orta sahasında en az 30 metrelik boşluk oluşuyor. Allah'tan sarı-lacivertlilerin defanslarında maçı ciddiye alan bir Tomas vardı. Hırvat oyuncu, tek tük gelişen Adanaspor ataklarını başarıyla durdurdu. Tuncay'daki düşüş, 2 gol atmasına rağmen hâlâ sürüyor. Attığı ilk gol süperdi ve kendisine yakıştı. Ancak, söylemeden geçemeyeceğim. Geçen hafta Bursaspor maçında kendisine top vermediği için devre arasında Tuncay'ı azarlayan Van Hooijdonk aynı hatayı dün gece kendisi de yaptı. Neymiş? Demek ki; abiler de yanlış yapabiliyormuş. Sonuçta, F.Bahçe 3-0 gibi net bir skorla kazandığı maçta futbol olarak ortaya hiçbir şey koyamadı. Hakem Bülent Uzun, geçen haftanın psikolojik baskısından olsa gerek, takdir haklarını sürekli F.Bahçe'den yana kullandı. Yani büyük takımın gönlüne göre yönetti maçı. Gerektiği gibi (!)...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.